Yazar
Fevzi ÖZLÜER
Doktora Öğrencisi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Özet

  • Günümüzde kent hayatı bütünüyle ve yukarıdan aşağıya devlet tarafından belirlenmekte olup; yöneticiler kenti yönetmekten ziyade kent halkını yönetmektedir. Siyasi yöneticiler şehri kendi mülkleri gibi gördükleri için gerek karar alırken gerekse bilgi verirken keyfi davranma eğilimdedir ve soru sorulmasını istemezler. Yurttaşların tutum ve davranışları sıkı bir denetim altında tutulurken, kamu düzeninin tarafı olan kent yöneticileri bu denetimin dışında bırakılmaktadır. Buna karşın yaygın sosyal medya olanakları, giderek daha ağırlaşan kentsel yaşam ve bu yaşamın niteliğinin giderek bozulması soruların ve sorgulamaların artmasına yol açmaktadır. Bu sorular ve sorgulamalar ise yeni toplumsallaşma ve mücadele olanakları doğurmaktadır. Öte yandan, kırın ve kentin sorunları arasındaki paralellik, bu iki mekânda da taleplerin giderek ortaklaşmaya başlamasını, yani kamusal alanın ortak alan olarak korunması, karar verme ve mücadele süreçlerinde birlikte hareket etme iradesinin gelişmesi için fırsatlar barındırmaktadır. Çalışma öncelikli olarak, kentsel yönetici ve kentte yaşayanlar arasındaki gerilim alanında kenti bir toplumsal ilişki ağı olarak tarihsel bağlamına oturtarak, kentlilerin haklarını tanımayı ve bu haklar için verilen mücadeleleri aktarmayı amaçlamıştır.
    Geliş Tarihi : 21.04.2017
    Kabul Tarihi : 26.07.2017

Summary

  • Today urban life is wholly and from top to down shaped by the state and governing bodies manage urban people rather than the city itself. Regarding the city as if their own property, political leaders tend to behave arbitrarily both in making decisions and informing people, and have a particular dislike of being questioned. While attitudes and behaviour of citizens are strictly kept under control, urban managers as a party in public order are left immune from this control. Meanwhile widespread social media channels, gradually aggravating urban life, loss of quality in this life give rise to many questions and inquiries. These questions and inquiries create, in turn, new opportunities of socialization and struggle. On the other hand, parallel nature of urban and rural problems, gradual convergence of demands from both spaces, in other words concerns to preserve public sphere as commons present opportunities of development of a will to act together in processes of decision making and struggling. The paper primarily aims to place the city in its historical context as a network of social relations existing in the area of tension between unban managers and urban dwellers, define the rights of city dwellers, and give information about the straggle waged for these rights.
    Received : 21.04.2017
    Accepted : 26.07.2017

Anahtar Sözcükler / Keywords

  • TR: kent, haklar, toplumsal mücadele, devlet
    EN: city, rights, social struggle, state

Geliş Tarihi / Received Date
  • 21.04.2017

Kabul Tarihi / Accepted Date
  • 26.07.2017