Yazar
Engin TONGUÇ
Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdür Y., Dr.

Metin / Text
  • Sayın Dr. Erdal Atabek Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı. Merkez Konseyi üyelerinin görev bölümünü bildiren 24/7/79 tarihli mektubunuzu aldım. 28. Büyük Kongrenize katılma ve düşüncelerimi açıklama olanağını bana verdiğinizden ötürü tekrar teşekkür ederim. Bu arada, önemli saydığım bazı konularda aşağıdaki görüş ve önerilerimi size ve Merkez Konseyi'nin değerli üyelerine duyurmama müsade ve aracılığınızı dilerim: 1. İlaç fabrikamız konusunda sizin ve Merkez Konseyi'nin sürekli desteği ve kamuoyu oluşturmadaki büyük katkısını şükranla karşılıyor ve bu alandaki çalışmalarımız için en değerli güvence sayıyorum. 2. Her zaman savunduğıumuz tam gün ilkesinin uygulamadaki bazı aksaklıklardan yararlanan ve bu ilkeye karşı olan çevre ve kişilerce yozlaştırılmaması için Birliğimizin daha etkin bir savaşım vermesi gerektiği düşüncemi hoşgörü ile karşılayacağınıza inanıyorum. Son günlerdeki gazete yayınlarından da anlaşılacağı ve bize ulaşan bilgilerin de doğruladığı gibi, özellikle SSK dışındaki bazı kamu kuruluşlarında tam gün koşulu ile, çalışan hekimlerden bazılarının yasanın yasaklarına uymadıkları bir gerçektir. Özellikle muayenehanelerini kapatmayarak gizli veya açık şekilde ücret karşılığı hasta bakan meslektaşlarımızın sayılarının az olmadığı anlaşılmaktadır. Basında yer alan bu konudaki haklı yayınlar kanımca meslek onurunu büyük ölçüde zedeleyici ve hekimilk mesleğini kamuoyunda yağ karaborsacıları düzeyine indirici niteliktedir. Bunun suçunun ve sorumluluğunun gerçek yayın yapan basında değil, bu meslektaşlarımızda olduğu açıktır. Bunların durumu 1219 sayılı yasaya da, verilmiş yasal yetkiye dayanarak Birliğinizce hazırlanmış Tıbbi Deontoloji Nizamnames'ine de aykırıdır. Her ne kadar bu Nizamnameyi yürütme görevi Adalet ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıklarına verilmişse de, Nizamnameyi hazırlayan merci olarak Birliğin, Nizamnamenin uyguIanmasında büyük manevi sorumluluğu olduğu da yatsınamaz. Bu görüşle aşağıdaki hususları öneriyorum: A. 1219 ve 2162 sayılı yasalarla Tıbbi Deontoloji Tüzüğünü çiğnedikleri anlaşılan hekimlerin 6023 sayılı yasanın 30. maddesine dayanarak derhal Oda Haysiyet Divanlarına sevkleri ve bu şekilde hareket edileceğinin bütün hekimlere duyurulması. B. Bu yasaları çiğneyenlerin hekimlik mesleğinin onurunu zedeleyici davranışlarına bu onuru okrumakla yasal olarak görevlendirilmiş Birlik ve Odalarca göz yumulamayacağının kamuoyuna etkin bir şekilde açıklanması. C. Tam gün uygulamasından sonra özel hekimliği seçen meslektaşların, özellikle taşrada, Tıbbi Deontoloji Tüzüğünün 3. maddesi ve iIgili mevzuatta öngörülmüş mesleğin temel kurallarına uyarak kamu sağlık kuruluşlarındaki acil vakalara davet vukuunda bakmakla yükümlü olduklarının duyrulması ve buna aksi tutum ve davranışlarla taşrada tam gün uygulamasını baltalama çabalarının önlenmesine Birlik olarak yardımcı olunması. D. Kongredeki konuşmamda da belirtmeye çalıştığım gibi, ülkemizde hekimliğin yeniden örgütlenmesinde kamu kesimi kadar, özel hekimliğin de disipline edilmesi ve meşruiyet sınırları içinde çalışabileceği bir düzenin kurulması gerektiği kanısındayım. Öyle sanıyorum ki, bu konuda da en büyük görev, Birliğe düşmektedir. Özel ücret üst sınırlarının saptanması, özel kesimde tıbbi, mesleki ve hatta mali denetim gibi hususlar, bildiğiniz gibi birçok ülkelerde meslek kuruluşları tarafından yürütülür. Ülkemizde bugünkü başiboş özel hekimlik sistemi (daha doğrusu sistemsizliği) sürdürüldükçe kamu kesiminde hekime ücret artışları sağlamanın tam gün uygulamasına bir yararı olacağı inancında değilim. Bugünkü şekliyle halkın ödeme gücünü aşan haksız ve ölçüsüz kazanç sağlamaya elverişli özel hekimlik, ülkenin ekonomiık gerçekleri, ortalama geliri, yaşama düzeyi dikkate alınarak ücret statüsü bakımından yeniden düzenlenmedikçe kamu kesiminin verebileceği en yüksek ücretle bile özel kazançlarla rekabet olanağı yoktur. Hekimlikle ilgili konu ve olayları, Türkiye'nin toplumsal koşul ve gerçekleriyle bağlantı kurarak her zaman çok geniş bir açıdan görmüş ve değerlendirmiş olan Birliğinizin özel hekimlik konusuna da aynı açıdan bakmasını özlemekteyiz. E. Özel hekimlik konusunda ilk adım olarak, en azından Tıbbi Deontoloji Tüzüğünün 42. maddesindeki muayenehane açma ve kapama durumlarında Tabip Odalarına haber verme hükmü işletilmelidir. Bugün muayenehane-kayıtlarının bile Tabip Odalarında ve SSYB İl Sağlık Müdürlüklerinde düzenli bir şekilde bulunmadığını hepimiz biliyoruz. Özet olarak; Tam Gün Yasası ile Türkiye'de hekimliğin yeniden düzenlenmesi için bir başlangıç adımı atılmıştır. Ancak, hekimliğin sadece kamu kesimini düzenlemek yeterli değildir. Başlanan çalışmanın başarılı olup olmayacağını saptayacak en önemli etken, özel hekimliğin durumudur. Özel hekimliği toplumcu bir anlayışla, sosyal devlet ilkelerine uygun olarak, vatandaşların Anayasal sağlık haklarını zedelemeyecek şekilde yeniden düzenleyip örgütlemedikçe başlanan iş tamamlanamayacaktır. Bu konuya Birliğin etkinlikle el koyması ve konuya sahip çıkması zamanının geldiği görüşündeyim. Dar anlamda meslek hakları savunuculuğu yapmaktan öte bir anlayışla çalışmalarını sürdürmüş meslek kuruluşlarımızın hekimliği Türkiye'de yeniden düzenlemek için girişeceği etkin çabalarla ulusumuzun sağlık sorunlarının çözümüne en büyük hizmeti yapacağı ve Türk hekimliğinin onurunu koruyarak onu yeniden kamuoyunda saygın bir meslek durumuna getireceği inancıyla düşüncelerimi bildirmeyi görev sayıyor, en derin saygı ve başarı dileklerimi sunuyorum. Dr. Engin TONGUÇ SSK Genel Müdür Y.