Yazar
Nermin BİTER
Dr., Biyoloji, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İzmir Dayanışma Akademisi

Özet

  • Göç, uzun zamandır uluslararası bir mesele olarak çeşitli kesimlerin ilgi alanında yer almaktadır. Farklı boyutlarıyla ele alınan göç sorunları için çözüm önerileri sürekli gündemde olsa da, göç etmek zorunda olan gerçek insanlar, araçsallaştırılmış bir kitle olmanın ötesine geçememekte ve mesele aslında neoliberal anlayışın kıskacındaki ulusal ve uluslararası politikaların etkisiyle stratejik çıkarların uygulama alanından başka bir düzleme taşınmamaktadır. Öte yandan, göçün nedeni çevresel sorunlar ve iklim değişikliğine bağlı ortaya çıkan felaketler ise, göç etmek zorunda kalan insanlar, bu defa adeta görmezden gelinen bir hayalet kitleye dönüştürülmektedir. Sayıları gün geçtikçe artan ve uluslararası hukukta kendileri için her hangi bir göçmen statüsü açıkça belirtilmeyen çevre/iklim mültecilerinin karşısında, uluslararası aktörler adeta üç maymunu oynamaktadır. Sürdürülebilir kalkınma planları doğrultusunda düzenlenen uluslararası çevre sözleşmeleri, her ne kadar çevrenin bir bütün olarak korunmasına vurgu yapsa da, sürekli ileriye dönük verilen taahhütler, küreselleşmenin insanlar arasındaki sınırları daha da derinleştirdiğinin göstergelerinden biridir. Gelişmiş ülkelerin kendi sınırları içinde ciddi yatırımlara konu olmaya başlayan çevreci politikalar bile, iklim adaletsizliği karşısında etkili çözümler üretmemektedir. Bu yazıda, çevre hakkı kavramı odağa alınarak iklim adaletsizliği ve çevre/ iklim mültecilerinden bahsedilmesi amaçlanmıştır.
    Geliş Tarihi : 18.05.2018
    Kabul Tarihi : 30.06.2018

Summary

  • Migration has been in the interest of various segments as an international issue for a long time. Although several resolutions for migration problems that approach the issue in diff erent dimensions remain on a constant agenda, real people who have to migrate cannot go beyond being an instrumentalized mass, and the migration issue cannot be shifted to any other platform other than a field of application for strategic interests under the infl uence of national and international politics in the grip of neoliberal conception. On the other hand, when the reason of migration is disasters related to environmental problems and climate change, then people who have to migrate becomes almost a mass of ghosts being ignored. Against the environment / climate refugees whose numbers are increasing day by day and international law does not clearly state any immigrant status for them, the international actors “see no evil, hear no evil and speak no evil”.Although international environmental conventions in the direction of sustainable development schemes emphasize the preservation of the environment as whole, forward-looking promises are one of the indicators that globalization has led to deepen borders between the people. Even environmentalist policies of developed countries which also become a serious investment subject, do not produce eff ective solutions against climate injustice. In this article, it is aimed to refer to the climate injustice and the environmental/climate refugees by focusing on the concept of the right to environment.
    Received : 18.05.2018
    Accepted : 30.06.2018

Anahtar Sözcükler / Keywords

  • TR: çevre hakkı, iklim adaletsizliği, çevre/iklim mültecileri
    EN: right to environment, climate injustice, environmental/climate refugees

Geliş Tarihi / Received Date
  • 18.05.2018

Kabul Tarihi / Accepted Date
  • 30.06.2018