Yazar
Polat S. ALPMAN
Dr., Yalova Üniversitesi, Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi

Özet

  • Göç, göçmen ve sığınmacılar ile birlikte ortaya çıkan sorunlar sığınmacılar kadar ev sahibi toplumu da ilgilendirir. Suriye iç savaşı ile birlikte Türkiye’ye sığınan Suriyeliler hukuki, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal nedenlerden dolayı karmaşık bir sorunlar ağının içerisinde yer almaktadır. Söz konusu bu sığınmacı nüfusunun oldukça büyük bir bölümü sığınmacı kamplarının dışında, çeşitli kentlere yayılmış bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye devam etmektedirler. Bu durum, Türkiye’deki sosyal yapının değişmesine neden olmakta, sığınmacıların ile ev sahibi toplum arasındaki ilişkilerin yüz yüze gerçekleşmesini kolaylaştırmakta ve her iki kesim için yeni sorun alanlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Türkiye’nin uyguladığı “Açık Kapı” politikasının çeşitli sonuçlarının yanısıra, sığınmacılar için çıkarılan “Geçici Koruma Yasası” hukuki olarak eksik, uygulama açısından da birtakım yetersizlikler içermektedir. Bu sorunların başında, geçici korumanın ev sahibi ülkenin imkân ve yetenekleriyle sınırlı olması ve geçici koruma sağlanan sığınmacıların “misafirlik”lerinin artık kalıcı hâle gelmesine paralel olarak ortaya çıkan sorunlar gelmektedir. Bu bağlamda özellikle sosyal politika eksikliği, hukuksal boşluklardan kaynaklanan statü kaybı, sığınmacıların ‘doğru’ tanınmalarını ve uyumu gözeten sosyal politikaların önüne geçmektedir. Sığınmacıların göç süreci ile birlikte yitirdikleri statülerinin ve haklarının yok sayılması, onları gittikçe ucuz emek gücüne faal ya da yedek bileşenlerinden birine dönüştürmektedir. Bu çerçevede gelişen sığınmacı kimliği, zorlayıcı bağımlılıklar, kimlik yitimi, süreğen hâle gelen mâdunluk ve kayıp nesiller gibi olgular tarafından yeniden üretilerek, sığınmacıları egemen emek rejimi içerisinde yeniden konumlandırır. Bu çalışma, öncelikle 2011 tarihinden itibaren Türkiye’de tecrübe edilen göçmenlik deneyimleriyle ev sahibi toplumun birikim rejimi ve üretim ilişkileri arasında yaşanan çelişkileri, çalışmada geliştirilen dört konsept etrafında açıklamayı hedefl emektedir.

Summary

  • Problems with immigration and asylum seekers concerns directly asylum-seekers as well as the sheltered country. In this context, millions of people who have escaped from the ongoing civil war since 2011 have had to take refuge in other countries, especially in neighboring countries. Although Turkey’s “Open Door” policy and provision of “Temporary Protection” for asylum seekers are in principle legal and conscientious there are some problems in practice. At the beginning of these problems are the problems that temporary protection is limited to the possibilities and capabilities of the host country and the problems arising in connection with the permanent establishment of temporarily sheltered asylum seekers. In this context, particularly the lack of social policy and the loss of status of asylum seekers resulting from legal gaps, prevent asylum seekers from adapting their expected adaptations to local social texture. Ignoring previously owned status and earnings of asylum seekers abuses their existence as subject and it obliges them to carry out their assigned roles other than the will of the subject. These backgrounds, such as compulsory dependence, identity loss, chronic subaltern and lost generations, are also the basis for the tension created by local social texture. In this study has been analyzed, firstly by considering the sociological background of the tension areas between the local social texture and the immigration experiences experienced in Turkey since 2011. Therefore, the purpose of this study is to explain emerging problem areas within the framework of concepts such as compulsory dependence, identity loss, chronic subaltern and lost generations with reference to the literature research of the related field.

Anahtar Sözcükler / Keywords

  • EN: labor, immigrant, compulsory dependence, subalternity, lost generation
    TR: emek, göçmen, zorlayıcı bağımlılık, mâduniyet, kayıp nesil