Yazar
Toplum ve Hekim Yayın Kurulu


Metin / Text
  • • Türk Tabipleri Birliki Merkez Konseyi ambulansların ve hekim otolarının beklemeden benzin almaları ve eğer trafiğe çıkış kısıtlanacaksa hekim otolarının bunun dışında bırakılmalarını isteyen gerekli girişimler yapmaktadır. Bu konuda Başbakan ve İç İşleri Bakanına gönderilen yazımız Hekimin Sesi, sayı: 6'da yer almıştı. • Türk Tabipleri Birliği Mezuniyet Sonrası Seminerlerine SSYB ve TÜBİTAK ile işbirliği içinde başlamıştır. İlk uygulama Eskişehir'de yapılmıştır. Eskişehir Devlet Demiryolları Hastahanesi Konferans Salonunda yapılan seminlerler 16-20 Nisan tarihleri arasında sürdürülmüştür. Kardiyoloji, Reanimasyon ve Nöroloji alanlarında yapılan eğitim çalışmaları oldukça ilgi görmüş ve Eskişehir bölgesi hekimlerince beğeniyle izlenmiştir. Mezuniyet Sonrası Eğitim Seminerleri diğer bölgelerimizde de sürdürülecektir. • Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi TRT'nin sağlık programları üzerine işbirliği yapılması teklifini TRT Genel Müdürlüğü'ne ve diğer yetkililere bildirmiştir. Olumlu yanıt gerekliliğine inanıyoruz. • Yedek subay hekim ve diş hekimlerinin tam-süre tazminatlarının ödenmesi ve bazı bölgelerde tam-süre tazminatlarından faydalandırılmadıkları konusunda Merkez Konseyi gerekli girişimlerde bulunmuştur. Konu üzerine SSYB ve MSB'na başvurulmuştur. MSB'dan gelen olumlu yanıt aşağıda verilmiştir. SSYB da aynı anlamda yanıt vermiştir. T.C. MiIIi Savunma Bakanlığı ANKARA 9 Nisan 1979 SAĞ. ve VET.: 1842.518.79 İda. Ş. İd. Ks. KONU: 2162 sayılı Yasanın uygulanması. TÜRK TABİPLERI BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA Türkocağı Cd. 19 Cağaloğlu/İSTANBUL İlgi: Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı'nın 20.3.1979 gün ve 641/79 sayılı yazısı Tüm Tabip ve diş tabibi (ihtiyaç fazlalığı nedeni ile piyade, topçu v.b. gibi meslekleri ile ilgili bulunmayan sınıflara ayrılan diştabipleri dışında) yedek subaylar 2162 sayılı Tam-Süre Çalışma yasasından yararlanmaktadır. Bazı yerlerde Saymanlıkların düştükleri tereddütler nedeniyle yazışmalar yapıldığından gecikmeler olabilmektedir. Arzederim. İmza Mehmet MOR Tbp. Kd. Alb. M.S.B. Sağ. Vet. D. Başk. V. • Tam Süre Yasası Yanlış Uygulamaları ve Yeni Yasalarla tam süre çalışmanın getirdiği değerleri ortadan kaldırma girişimleri üzerine DANIŞTAY DAVASI açılmıştır. Özellikle son olarak çıkartılan vali, müsteşar ve bazı yüksek dereceli elemanlara ek göstergeler getiren 2183 sayılı Yasa ile Tam Süre Yasası'nın getirdiği haklar yok edilmek istenmektedir. Türk Tabipleri Birliği Tam Süre Yasasının yanlış uygulamalarına ve Tam Süre Yasasının getirdiği hakları yeni Yasalarla ortadan kaldırma girişimlerine karşı tüm yasal çalışmaları yapacaktır. Konular üzerine Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin Başbakan, SSYB, Maliye Bakanlığı, TBMM Sağlık Komisyonu Başkanlığı, Bütçe Plan Komisyonu Başkanlığına da ilettiği görüşleri aşağıda veriyoruz. Tam-süre Yasasının Hükümet tasarısı olarak hazırlanıp Parlamentoya sevkedildiği, Türk Tabipleri Birliğinin de tüm organlarıyla birlikte, -Yasa tasarısının eleştirilecek yanları da bilinerek - sonuna kadar yasayı desteklediği bilgileriniz içindedir. Daha tasarı biçimindeyken, dikkat çekmek istediğimiz önemli zayıflıklar Yasanın işlerliği açısından ekonomik ve sosyal güvenceler böümüydü. Nitekim, Yasa çıktıktan sonra da, bu durumun biz hekimlerle Yasayı uygulayanlar arasında tartışma konusu olduğu hatırlanacaktır. Tam-süre Yasasının en önemli zayıflığı, ödeneklerin emeklilik gelirine yansımamasıdır. Emekliliğe yansımayan gelirler, emek gelirinin kesilmesi demektir. İnsanın çalışma yaşamından beklediği, çalışamadığı dönem için bir geçim düzeyi sağlayabilmektir. Sadece çalışma döneminde alınan, ama, emeklilik döneminde kesilen gelirler, sosyal güvensizlik demektir. Tam-süre Yasası sosyal güvence değil, sosyal güvensizlik getirmiştir. En kısa zamanda bu eksikliğin giderilmesi zorunludur. Aksi durumda, Yasa giderek terkedilecektir. Tam-süre Yasası çıkıp da, ödeneklerin ödenmesinden sonra, sağlık elemanlarının ve hekimlerin tüm sorunları çözümlenmiş gibi davranıldığı gözden kaçmamıştır. Bugün, birçok meslek grubu için 1000 gösterge üzerinden 600, 900 gösterge eklenerek maaşlar yükseldiği halde, hekiımlerin ödenek alması neden gösterilerek bu haktan yoksun bırakılmaları açık bir sosyal haksızlıktır. Bu haktan yoksun bırakılmak, sonuçta tazminat ve emekli ikramiyesinin düşmesine yol açmaktadır. Bu tutum, tam-süre Yasasının işlerliğini açıkça azaltmakta, Yasanın hekimler için bir ceza olarak görüldüğü izlenimini yaratmaktadır. Hekimler arasında bu tutuma tepki çok haklı olarak artmakta, tam-süre Yasası da değer yitirmektedir. Son olarak çıkartılan, Vali ve Müsteşarlara, idareci elemanlara ek göstergeler getiren 2183 sayılı Yasaya hüküm koyarak, tam-süre ödenek alanların bu Yasa hükümlerinin dışında bırakılmaları, bu açık sosyal haksızlığın somut örneğidir. Bu tutumu kabul etmeyeceğimizi, tam-süre Yasayı desteklemek adına, yapılan yanlışları kabul etmeyeceğimizi açıkça belirtiriz. Aslında, 2183 sayılı Yasa, hekimlere 600 ek gösterge getiren bir Yasa değildi. Ancak, bu Yasaya konan hükümle önlenmek istenen, tam-süre ödeneklerinin hekim, diş hekimi, eczacı için dayanak kriteri olan «en yüksek Devlet memuru maaşı» ibaresinin işlemesidir. SanıImıştı ki, bu Yasanın çıkmasıyla tüm sağlık personeli 1000 artı 600'den hesaplanan ödenek almaya hak kazanacaklardır. Oysa, «en yüksek Devlet memuru» ifadesi Yasanın ikinci maddesindeki elemanlar için geçerlidir. Bu elemanlar ise sadece hekim, diş hekimi ve eczacılardır. Yasadaki bu ifade, Yasanın ilk uygulanışından beri, Yasayı uygulayanlarla aramızda tartışma konusu olmuştur. «En yüksek Devlet memuru maaşı», «Devletin memur statüsündeki personeli içinde ödediği en yüksek maaş» demektir. Oysa, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanıp uygulanan yönetmelik bu tanımı yapmamış, «en yüksek Devlet memuru maaşı»nı, Devlet Memurları Yasasına göre ödenen en yüksek maaş olarak kabul etmiştir. Böylece Yasada çok açık bir yanlış uygulama yapılmıştır. Oysa, Yasanın üçüncü maddesinde Devlet Memurları Yasasına açıkça atıf yapılırken, ikinci maddesindeki hükmün bu ibareyi taşımadığı gözardı edilmek istenmiştir. Böylece Tam-süre Yasası yanlış uyguIanmış, Yasa açıkça çiğnenmiştir. Bu konuda yönetim katındaki girişimlerimizin olumsuz sonuç vermesi üzerine hukuk yoluna başvurulmuştur. Açık olarak görülüyor ki, Tam-süre Yasası, hekimlerin özlük hakları sorununu çözmemiş, tersine, bir anlamda sorunları arttırmıştır. Bu Yasa çıktı diye temel haklarımızdan yoksun bırakılmamız açık bir sosyal haksızlıktır. Temel haklarımız, sosyal ve ekonomik güvencemizin sağlanmasıdır. Hekimlerin muayenehane açmalarının, muayenehaneye güvence olarak bakmalarının temel nedeni de budur. Şimdi, artan hayat pahalılığıyla, yükselen fiyatlarla, geçerli ekonomik değeri de, Yasanın çıktığı günden beri azalan Tam-süre ödeneklerini bahane edere, Yasanın işlerliğini, sonra çıkan ekonomik hak Yasalarına madde koyarak önlemeye çalışmak, emekliliğe yansıyacak, emekli ikramiyesine yansıyacak ek göstergelerden hekimleri yoksun bırakmak, asla kabul etmeyeceğimiz büyük bir sosyal haksızlıktır. Hükumetin de, sürekli sözünü ettiği sosyal adalete, sağlık hizmetlerinin önemine, hekimlerin kamu hizmetine çekilmeleri amacına ters düşen bu uygulamalar üzerinde çok dikkatli durması gerektiği kanısındayız. Tam-süre Yasası, hekimleri ve sağlık hizmetlerini haklarından yoksun bırakmanın, onları bir anlamda cezalandırmanın nedeni değildir ve olamaz. Konuyla ilgili isteklerimizi somut olarak yinelersek : 1 - Hekimlere, diğer Devlet memurlarına tanınan ek gösterge hakkı en kısa zamanda, kesinlikle kabul edilmelidir. Emek gelirinin sürekliliğini bir ölçüde sağlamanın somut biçimi budur. Bugün, bu hak çeşitli kesimlere 900 ve 600 ek gösterge olarak kabul edilmiştir, uygulanmaktadır. 2 - Tam-süre ödeneklerinin tümünün, acil vak'a ödeneklerinin, nöbet ödeneklerinin emekliliğe yansıması ilke olarak kabul edilmeli, gerekli çalışmalar yapılarak bu hak gerçekleştirilmelidir. 3 - Tam-süre Yasasının ekonomik güvencesi olan, hayat pahalılığına, enflasyona karşı ödenekleri bir ölçüde koruyacak olan «en yüksek Devlet memuru maaşı» anlamına sahip çıkılması, bu Yasa hükmünün gözardı edilmemesi zorunludur. Bu haklı isteklerimiz yerine gelmediği sürece Tam-süre Yasasının hekimler tarafından desteklenmesi giderek zayıflayaca:ktır. Bu yanlış tutum ve uygulamalar böyle sürdüğü takdirde de, Tam-süre sisteminin ve Yasasının başarıya ulaşmamasından hekimler değil, bu tutum ve uygulamaları sürdüren yetkililer ve Hükumet sorumlu olacaktır. Durumu bütün açıklığıyla sizlere sunmak görevimiz, ilginizi beklemek de hakkımızdır. Bilgilerinize, saygılarımızla sunarız. • Denizli Tabip Odamız yeni seçilen ilk Yönetim Kurulu Toplantısı sonunda kamu oyuna aşağıdaki görüşleri letmiştir. Denizli Tabib Odasının Sağlık - Hekim ve Toplum sorunları hakkındaki görüşleri : Sağlığı, kişinin ana rahmine düştüğü andan ölümüne kadar süren yaşamında bedensel, ruhsal ve toplumsal tam bir iyilik hali olarak tanımlar. Beslenmeden kültür değişimlerine, konut ve barınmadan çevre koşullarına kadar her şeyin sağlığı ilgilendirdiğini, kişiyi bu tam bir iyilik halinden uzaklaştıran her türlü etkenin sağlığı bozucu bir öge olduğunu kabul eder. Sağlık sorunlarını ülkemizin bozuk Sosyo-Ekonomik yapısının bir yansıması ve ürünü olarak görür, onun için sağlık alanında yapılması gerekli işlerin bu bozuk yapıyı değiştirmeye yönelik olmasını savunur ve bu yönde uğraş verir. Sağlık, Anayasanın 49. maddesine göre Devletin görevidir. Ancak Devlet burada özendirici-yönlendirici değil, yapıcı, üretici ve yaptırımcı olmalıdır. Çevre sağlığı, beslenme, ilaç gibi konularda Devlet kesin hüküm koyucu olmalı, sağlık hizmetini nasıl kendi kuruluşlarıyla veriyorsa, ilacı da kendi kuruluşlarında üretmelidir. Devlet sağlık harcamalarını tüketim olarak değil, çağdaş ekonomistlerin kabul ettiği gibi esaslı bir yatırım olduğunu kabul etmelidir. Sağlık harcamaları için genel bütçeden para ayırmalıdır. DevIet, görevi olan hizmetler için nasıl genel vergi alıyorsa ve bu vergilerden bütçe oluşuyorsa, bir Devlet görevi olan sağlık için de genel bütçeden pay ayırmalıdır. Kamu hastanelerini bir tür özel hastane niteliği aldıran, ayrıca ücret vermeyecek durumdaki hastaların başvurusunu engellediği için Döner Sermaye terk edilmelidir. Sağlık sorunlarının çözümünü bireylerin ekonomik gücüne bıraktığı, koruyucu sağlık hizmetlerine yönelmeyen primli muayene ve tedavi demek olan sağlık sigortası sistemi ilke olarak yanlıştır. Sağlık hizmetleri bu gün 49 ayrı elden yürütülmektedir. Bu kargaşada kimin ne yaptığı belli değildir! Sağlık hizmetleri ilke olarak koruyucu tababete öncelik vermeli, fakat tedavi edici hekimlikle birlikte bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bunu gerçekleştirecek sağlık hizmeti örgütlenmesi Sosyalizasyondur. Bu tam olarak ve tüm yurtta en kısa sürede uygulanmalı, Sosyalizasyon tek hizmet modeli olmalı, tüm Bakanlık buna göre örgütlenmeli, diğerleri terk edilmelidir. Bu sistem tam uygulandığında kişiyi hasta eden koşullarla öncelikle savaşılacağı koruyucu tababete ağırlık verileceği için, hastalık nedenleri azalacağından kişinin hasta olma şanssızlığı azalacak, tedavi kurumlarında yığınak olmayacaktır. Bugün sağlık alınan satılan metadır. O da pazar ekonomisinin bozuk sosyo-ekonomik yapının kurbanıdır. Ancak şurası gerçektir ki, Türk hekimini bu pazar ekonomisine iten asla kendisi değil, onu buraya iten ülkenin bu sosyo-ekonomik yapısıdır. Türk hekimi kendi güvencesini bu bozuk düzenin kuralları içinde aramak zorunda kalmıştır. Arz, talep düzeninde emekleri en çok nasıl ve nerede değer bulacaksa orada çalışmaktadır. Bu bir sonuçtur, asla neden değildir. Türk hekiminin pazar ekonomisinin kurallarına, bozuk sosyo-ekonomik düzene kendi güvencesini bırakamaz. Çünkü Türk hekimi daima ilerinin, doğrunun ve haklının yanında yer almıştır. O halkının yanında ve hatta içindedir. Toplum ve kişilerin sağlıklı bir yaşam sürmesi için tüm çalışanların yanındadır. Türk hekimi bu bozuk sosyo-ekonomik yapının çarklarına kaptırarak, daha ağır koşullarda çalışma zorunda kalarak, yıpranarak, emeğini, alınterini ve ömrünü vererek kendi güvencesini aramak zorunda bırakılmıştır. Emek üstündür ve onun özgürlüğüne inanır. Oysa bu bozuk pazar ekonomisinde emeği ne üstündür, ne de özgürdür, hatta tutsaktır. Güvencesi yoktur, yarını kişisel çabalarına bağlıdır. O sağlık sorunlarının çözümünü bu bozuk sosyo-ekonomik yapının düzeltilmesinde görürken kendi güvencesinin sağlanmasını da onda görür. Sağlık sorunlarının çözümü demokratik yol ile olacaktır, ona emek verenlerin, kendi sorunlarına sahip çıkmasiyle, örgütlenmesiyle olacaktır. Bunun özünü kavramadan bu sorunlara asla çözüm bulunamaz. Eksiklerine rağmen Tam-süre çalışma yasası tüm sağlık emekçilerine ve Türk hekimine kendi güvencesini pazar ekonomisinde aramaktan kurtaracak ve bu sorunların çözümünde atılmış başarılı ve önemli bir adımdır. Emekten yana, sömürü düzeninin yıkılmasında örgütlü bir mücadele gerektir. Yasayı, muayenehane açmadan, ek görev kabul etmeden, yeterli ücreti kamu kuruluşlarından alan ve tüm emeğini kamu hizmetine veren bir yasa olarak görmek gerektir. Toplumsal sağlık hizmetlerinin bir bütün olması nedeniyle, bu hizmeti veren herkesi, tüm kamu kuruluşlarını da yasa kapsamına almasını eşitlik ilkesinin bir emri olarak kabul edilmelidir. Bu yasa ile gelişecek çalışma sosyalleştirmenin birincil aracı olarak görür. O hekimi robot yada tutsak eden değil, bilakis emeğin üstünlüğünü, özgürlüğünü savunan, güvence veren bir yasadır. Bozuk sosyo-ekonomik yapının bir yansıması olan sağlık sorunlarının çözümünde, bireysel uğraşı ile değil, örgütlü savaşım için bir araçtır. Demokratik haklarımız, işçi ve emekçilerin yanında tüm sağlıkçılar da birlikte örgütlü bir mücadeleyle alınacaktır. Sağlık sorunlarının çözümü nasıl demokratik yol ile olacaksa, yönetimde denetim de demokratikleşmedir. Yönetimin demokratikleşmesi için tüm sağlık kuruluşları ve örgüt temsilcileri yönetime kattılmalıdır. Yönetimde denetim çok esaslı bir unsurdur. Tüm özel ve kamu sağlık kuruluşlarında denetim TTB. ne verilmelidir. Sağlık hizmetlerinde hekim ve çalışanların karar verme işlemleri siyasal iktidarların bağımlıllğından kurtarılmalıdır. Atama-yer değiştirme ve yükselme işlemlerinde (Yüksek Hekimler Kurulu) oluşturulmalıdır. Ekonomik haklarımızın çözümü, emeğimizin karşılığının alınması tüm diğer çalışanlarla birlikte grevli-toplu sözleşmeli sendikalaşma ile olacaktır. Gerek demokratik ve gerekse ekonomik haklarımızın alınması örgütlü uğraşı koşuludur. Bu özgürlü uğraşıya bugünkü durumu ile cevap veremeyen TTB. yasası da değiştirilmelidir. 2.4.1979 Denizli Tabib Odası Yönetim Kurulu Adına Başkan Dr. Yaman G' KARAOĞLAN • Geçen sayımızda kongrelerini tamamlayan tabip odalarımızın yeni yönetim kurulları kadrolarını vermeye başlamıştık. Dergimiz yayına hazırlandığı zamana kadar bize ulaşan yeni yönetim kurulu kadroları şöyledir. ORDU TABİP ODASI Başkan: Dt. Erdal Sezgin G. Sekreter: Dr. Hayati Şener Muhasip: Dr. E. Memişoğlu Veznedar: Dr. Aynur Odabaş Üye: Dr. Zeki Aykutoğlu BURSA TABİP ODASI Başkan: Doç. Dr. Orhan Özcan G. Sekreter: Doç. Dr. İ. H. Ulus Muhasip: Dr. Murat Kaçar Veznedar: Dr. Ahmet Doğan Üye: Dr. Ünal Eşiyok Üye: Dr. Aydın Özcan Üye: Dt. Doğan Alkaya MALATYA TABİP ODASI Başkan: Dr. Fahrettin Doğusan G. Sekreter. D:. K. Özmumcu Sayman: Dr. Arif Bilge Veznedar: Dr. Harut Sözkes Üye: Dr. Tamer Gökçeoğlu GAZİANTEP TABİP ODASI Başkan: Dr. Şakir Yeşilyurt G. Sekreter: Dr. Şefik Sacır Sayman: Dr. Hüseyin Ali Turgay Veznedar: Dr. Lütfi Özsaraç Üye: Dr. Atila Baş Üye: Dr. Arif Demirkan Üye: Dr. Sara Başkaya EDİRNE TABİP ODASI Başkan: Dr. İbrahim Sakaroğlu G. Sekreter: Dr. Ç. Küçüksaner Sayman: Dt. Faruk Etker Veznedar: Dr. Güler Yalkın Üye: Dr. Halil Çiftok KOCAELİ TABİP ODASI Başkan: Dr. Halil Kırkbir G. Sekreter: Dr. C. Palaz Sayman: Erol Nazıroğlu Veznedar: Dr. H. B. Karagülle Üye: Yaşar Benlidayı KAYSERİ TABİP ODASI Başkan: Dr. Mehmet İnan G. Sekreter: Dt. Nihat Doğan Sayman: Dr. Lütfü Dokuzoğlu Veznedar: Dr. Kerim Tolgay Üye: Dr. Turan Arıkan Üye: Dr. Ali Özdemir Ersoy SAMSUN TABİP ODASI Başkan: Dr. Hikmet Acuner G. Sekreter: Dr. Aziz Sakarya Sayman: Dr. F. Eminoğlu Veznedar: Dr. Rahmi Saraç Üye: Dt. Mustafa Güneşdoğdu KONYA TABİP ODASI Başkan: Dr. Reşat Yazgan G. Sekreter: Dr. Ömer Ünver Sayman: Dr. Ayhan Akaroğlu Veznedar: Dr. İsmail Lofça Üye: Dt. İsmail Öksüz ERZURUM TABİP ODASI Başkan: Dr. Sadık Yalçın G Sekreter: Dr. S. Akşehirli Sayman: Dr. Ömer F. Güngör Veznedar: D. Mustafa Arkaya Üye: Dt. Ahmet Ayyıldız ANKARA TABİP ODASI Başkan: Doç. Dr. Nevzat Eren G Sekreter: Dr. Haluk Özbay Üye: Dr. Ali Ağzıtemiz Üye: Dr. Ragıp Çay Üye: Dr. Yakup Hindistan Üye: Dr. Uğur Cilasun Üye: Dt. Reşit Kumbasar ANTALYA TABİP ODASI Başkan: Dr. Rifat Yenigün G. Sekreter: Dt. Ali Zeybek Muhasip: Dr. Atila Akın Veznedar: Dr. Güngör Aras Üye: Dr. Hasan Doyduk HATAY TABİP ODASI Başkan: Dr. Hulusi Ergül G. Sekreter: Dr. Sacit Tunal Üye: Dr. Şükrü Döğmeci Üye: Dr. Ahmet Mimaroğlu Üye: Dt. Sadık Sertel Dergimiz yayına verildiği sırada; Benzin konusunda Türk Tabipleri Birliği'nin İçişleri Bakanlığı nezdinde yapmış olduğu girişimler sonuç vermiş, Bakanlık isteğimizi yerinde bularak 67 ilin valiliğine konunun halledilmesi için aşağıda klişesini verdiğimiz yazıyı göndermiştir. Tabip Odalarımız yetkililerle bölgelerinde gerekli girişimlerde bulunacaktır.