Yazar
İzmir Tabip Odası İşçi Sağlığı İş Güvenliği Bürosu


Metin / Text
  • Çeşitli mesleklerin iş koşullarına bağlı olarak ortaya çıkan meslek hastalıkları bazen yer altı maden işçileri, kimya sanayii işçileri gibi alanlarda kısa dönemde organik ve patolojik açıdan kolayca tanınabilmesine karşın, diğer bazı meslek alanlarında iş koşullarının ortaya çıkardığı rahatsızlıklar uzun bir dönemi kapsamakta ve dolayısıyla tanınması ve sağıtım yönünden etkin önlemlerin alınması geciktirilmektedir. Özellikle, ortaya çıkan hastalık türleri anatomik bozukluklar şeklinde değil de, psikolojik ve psikiatrik türden olduğundan, bunları ortaya çıkaran koşulların ortadan kaldırılması şeklinde önlemler işveren tarafından kolayca göz ardı edilebilmekte ve uzun yıllardan sonra bir birikimin sonucu karşımıza çıkan psikolojik ve psikiatrik bozuklukların tanısında ve sağıtımında çok geç kalınmaktadır. Telefon santralında çalışan memurelerin diğer meslek alanlarında çalışanlara kıyasla daha sık psikiatri kliniğine başvurmaları ve bunların ağlama nöbetlerinden, bayılmalardan, başağrılarından ve mide ağrılarından yakınmaları üzerine yaptığımız ön gözlemden hareketle bu meslek grubunda çalışanların uzun dönemde karşılaşabilecekleri psikolojik ve psikiatrik bozuklukların gerçekte ciddi boyutlara ulaşıp ulaşamayacağını incelemiş bulunuyoruz. Konuya kuramsal açıdan yaklaşacak olursak, günlük yaşamda eksik-uyarılmaya (under-stimulation) maruz bırakılan kişilerin kısa bir dönemde bile olsa bazı kişilik bozuklukları gösterdiğini evvelce yapılan araştırmalara dayanarak söyleyebiliriz. Aynı şekilde, aşırı-uyarılmanın (over-stimulation) çeşitli kişilik bozukluklarına yol açtığı da çeşitli araştırmalarla saptanmış bulunmaktadır. Telefon santralında çalışan memurelerin iş koşullarında ise eksik-uyarılma ile aşırı uyarılma arasında gelip giden bir durum karşımıza çıkmaktadır: Çalışma sırasında sürekli olarak kulaklıkları başlarında bulundurmaları zorunlu olan santral memureleri, sadece tek bir duyu organı (kulak) yoluyla aşırı uyarılmaya maruz kalırken diğer duyu organları eksik-uyarılma durumuna girmektedir. Sonuçta karşımıza çıkan tablo ise, eksik ve aşırı-uyarılma durumlarında karşılaşılabilecek bozukluklara bir bileşkesi şeklinde düşünülebilir. Çeşitli psikolojik ve psikiatrik bozuklukların tozekdakbir kaygı (anxiety) durumundan kaynaklandığı veya bunların birbirlerinin ayrılmaz parçası olduğu öne sürülebilir. Dolayısıyla, ilerde psikolojik ve psikiatrik bozukluklara yol açabilecek meslek alanlarında çalışanların kaygı durumlarında, diğer meslek alanlarına kıyasla bir farklılaşma olacağı söylenebilir. Böyle bir sayıltıdan hareketle santralda çalışan memurelerin kaygı durumlarını ve sorunlarını saptamak amacıyla yaptığımız araştırmada, İzmir Telefon Başmüdürlüğü'nde çalışan santral memureleri arasından aldığımız 167 kişilik bir örneklemi, Ziraat Bankası İzmir Merkez Şubesi'nde çalışan 96 kadın memurla karşılaştırmış bulunuyoruz. YÖNTEM Araştırmada karşılaşılabilecek çeşitli değişkenleri denetleyebiImek amacıyla deneklerin medeni durumlarını, aile tiplerini, öğrenim durumlarını ve çeşitli yakınmalarını saptayan 39 soruluk bir envanter geliştirmiş bulunuyoruz. Ayrıca deneklerin işyeri koşullarını algılayışları üzerine düzenlenen 25 soruluk bir envanterle iş koşullarının denek tarafından ne ölçüde güç veya kolay olarak algılandığı saptanmış bulunmaktadır. Araştırmada deneklerin kaygı durumlarını saptamak amacıyla, Spielberger ve arkadaşlarının 1966'da geliştirdiği 40 maddelik «durumluk-sürekli kaygı Envanteri»nin 20 maddelik «sürekli kaygı» bölümü kullanılmıştır. Söz konusu envanter Le Compte ve Üner (1976) tarafından Türkçeleştirilmiş olup, Üner (1977) tarafından Türk toplumunda geçerliği ve güvenirliği belirlenmiştir. SONUÇLAR TABLO 1 Tablo 1'de, PTT ve Ziraat Bankası'nda çalışan memureler yaş grubunda (20-21-30 ve 31) ele alınarak, bu yaş gruplarında bir farkIılaşma olup olmadığı saptanmıştır. 20 ve 30 yaşın altında kalan grupta gözlenen kaygı kurallarındaki farklılık diğer gruplara kıyasla daha büyük olmasına karşın istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. TABLO 2 Tablo 2, denekleri meslekte geçirdikleri yıllara göre gruplandırarak bir kıyaslama yapma olanağını vermektedir. Tablo'ya göre 0-2 ve 2-5 yıl arasında kalan gruplarda kaygı puanları açısından PTT ile Ziraat Bankası memureleri arasında gözle görülebilir bir farklılık olmasına karşın istatistiksel açıdan t-testi sonuçları anlamlı bir farklılaşmaya işaret etmiştir. 5 yılın üzerinde çalışan gruplar arası kıyaslamada ise Ziraat Bankası'nda çalışanların kaygı puanlarında bir yükselme olmasına karşın PTT'de çalışanlarınkinde bir düşüş göze çarpmaktadır. Gerçekte, bu farklılaşma, PTT'de 5 yılın üzerinde çalışmayı başaranların, kulaklıkla çalışmak yerine daha çok yönetsel görevlere kaydırılmış olmalarında aranabilir: Deneklerin iş koşullarını zor veya kolay algılayışları ile kaygı puanları arasındaki ilişkiyi saptamak amacıyla elde ettiğimiz korelasyonlarda, PTT'de çalışanların iş koşullarını güç olarak algılamaları ile kaygı puanlarının artışı arasındaki korelasyonun oldukça yüksek (r= 81) ve istatistiksel bakımdan anlamlı olduğu saptanmıştır. Ziraat Bankası'nda çalışanlar için, işin güç veya kolay olarak algılanışı ile kaygı puanları arasındaki korelasyon oldukça düşük olup (r= 16), istatistiksel bakımdan anlamsızdır. Kaygı puanları ile fizyolojik yakınmalar arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla, o güne kadar kurum doktoruna başvurmada mide ağrısından yakınması bulunanları aldıkları kaygı puanları açısından karşılaştırmış bulunuyoruz. TABLO 3 Tablo 3'de görüleceği üzere kaygı puanlarının «yüksek» veya «düşük» oluşu ile mide ağrılarından yakınıp yakınmama arasında anlamlı bir ilişki ortaya çıkmıştır. (X2 = 6.29, p<.05). Ancak bu ilişki, kaygı puanları yüksek olanların, mide ağrılarından daha çok yakınmış olmalarından değil, kaygı puanları düşük olanların daha çok mide ağrılarından yakınmaları dolayısıyladır. TABLO 4 Ziraat Bankası'nda çalışanlar için elde edilen bu veriler, istatistiksel bakımdan anlamsızdır. Aynı şekilde, kaygı puanları ile baş ağrısı yakınmalarını karşılaştırdığımızda şöyle bir tablo ile karşılaşmaktayız: TABLO 5 Kaygıc puanlarının (yüksek) veya «düşük» oluşu ile başağrısından yakınma arasında istatistiksel bakımdan anlamlı bir ilişki gözlenmiştir. (X2 = 5.89, p<.02). Bu ilişki kaygı puanları yüksek olanların baş ağrısından daha çok yakınmaları dolayısı ile ortaya çıkmaktadır. TABLO 6 Ziraat Bankası'nda çalışanlar için bu konu ile ilişkin elde edilen tabloda görüldüğü üzere istatistiksel bakımdan anlamsızdır. Meslekte ilerleme olanağı gören ve görmeyen denekler kaygı puanları açısından kıyaslandığında, kaygı puanları yüksek olan deneklerin, meslekte ilerleme olanağını göremeyen denekler olduğu kolayca saptanır. PTT'de çalışanlar için aradaki ilişki istatistiksel bakımdan anlamlı olmasına karşın (X2 = 4.95, p<.05.), Ziraat Bankası'nda çalışanlar için bu ilişki elde edilememiştir. Meslek koşullarını kolay veya güç olarak değerlendirme ile meslekta ilerleme olanağını görüp görmeme arasındaki ilişkiyi şu tabloda görmek olanaklıdır: TABLO 8 Tabloya göre, meslek koşullarını güç olarak değerlendirenler meslekte ilerleme olanağını görememekte, kolay olarak değerlendirenler ise, ilerleme olanağını görmektedir. Aynı anlamlı ilişki Ziraat Bankası'nda çalışanlar için ise anlamlı olmayacak yakındır. TABLO 9 Meslek koşullarının değerlendirilişi ile iş sırasında verilen dinlenme sürelerinin yeterli olup olmayışının değerlendirilişi arası ilişki PTT çalışanlarında anlamlı olarak bulunmuştur. TABLO 10 Bu tür bir ilişinin varlığı Ziraat Bankası'nda çalışanlar için anlamsızdır. Meslek koşullarının değerlendirilişi ile kurumun sağladığı hizmetler (Sağlık hizmeti, yemek hizmeti, çay hizmeti) arasındaki ilişkiyi ortayan koyan tablo şu şekildedir: TABLO 11 Meslek koşullarını güç olarak değerlendiren denekler kurumun sağladığı hizmetleri yetersiz olarak görmektedirler. TABLO 12 İstatistiksel bakımdan aynı anlamlı ilişki Ziraat Bankası'nda çalışanlar içinde bulunmuştur. TABLO 13 Meslek koşullarının değerlendirilişi ile yöneticilerin çalışanlara ayrıcalıklı veya ayrıcalıksız davranmaları arasındaki ilişkiyi gösteren tablodan anlaşılacağı gibi Ziraat Bankası'nda çalışanlardan mesleği güç olarak değerlendirenler, yöneticilerin çalışanlara karşı ayrıcalıklı davrandıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca anlamlı ilişki PTT'de çalışanlar için gözlenmemiştir. Meslek koşullarının değerlendirilişi ile baş ağrısından yakınma arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. TABLO 14 Buna karşın meslek koşullarının değerlendirilişi ile mide ağrılarından yakınma arasında istatistiksel bakımdan anlamlı bir ilişki söz konusudur. Meslek koşullarını güç olarak değerlendirenlerde mide ağrısı yakınmaları daha fazladır. TABLO 15 Ancak anlamlı olmaya çok yakın olmasına karşın bu ilişki Ziraat Bankası çalışanlarında gözlenmemiştir. TARTIŞMA Genç yaşlarda PTT santralında çalışmak durumunda olan kadın işçilerde anksiyete oranı aynı sosyo-ekonomik konumdaki ve aynı yaş grubundaki banka çalışanlarına göre daha fazla bulunmuştur. Yaş iIerledikçe bu anksiyete farklılığı azalmaktadır. Bu farklılık istatistik açıdan anlamlı olmasa bile gözle görülebilir niteliktedir. Büyük bir olasılıkla çalışma koşullarındaki beklentiler ile uyumsuzluğun bir yansıması olabilir. Yani PTT santralında çalışmak durumunda ya da zorunda bulunan kadın işçiler, kendilerinde anksiyete doğuran ummadıkları koşullarla karşı karşıya kalmakta, ancak bir süre sonra bu koşullara adapte olmaktadırlar. Ancak bu adaptasyon PTT santralında çalışan bireylerde somatik ya da psikosomatik bazı durumlara dönüşmektedir. Nitekim mide ağrısı ve baş ağrısı puanları PTT santralında çalışanlarda anlamlı olarak diğer meslek grubundan fazla bulunmuştur. Bu psikosomatik bulgular değişik durumlarda farklı bağlantılar göstermektedir. Çalışma koşullarını zor bulanlar yani beklentileri ile çalışma koşulları uymayanlarda baş ağrıları ZB. işçilerine göre anlamlı olarak fazladır. Anca PTT santralında çalışanlarda anksiyete ile mide yakınması arasında ters bir orantı bulunmuştur. Yani anksiyete arttıkça mide ağrısı yakınması azalmaktadır. Bu ilginç bulgu PTT işçilerinde gerginliğin öncelikle organ yerine mental düzeye kayma eğilimi gösterdiğini belirtmektedir. Büyük bir olasılıkla PTT çalışanlarının öncelikle psişik semptomlarla hekime başvurmasının nedeni bu olsa gerekir. Anksiyete ile baş ağrısı arasında PTT çalışanlarında anlamlı bir bağlantı kurulmuştur. Bu Z.B'nda anlamsızdır. Ayrıca PTT santralı çalışanlarında kurumun sağladığı hizmetler ve meslekte yükselme beklentileri de anlamlı olarak ZB'na göre düşüktür ve meslekte ilerleme olanağındaki bu beklenti yoksunluğu genel anksiyeteyle birlikte gitmektedir. Oysa ZB işçileri geleceklerini ve meslekte yükselme olanaklarını daha iyi koşullarda görmekte ve böylece anksiyete duymamaktadırlar. PTT çalışanları anksiyetelerinin artışı oranında daha fazla dinlenme isteminde bulundukları halde Z.B. işçilerinde bu istem anlamsız düzeydedir. Görüldüğü gibi PTT santral işyeri koşulları çalışanların beklentilerine uymayacak kadar olumsuzluklar taşımaktadır. Örneğin tekdüzelik, gürültü fazlalığı, işsiz sürekliliği yani kulaklıktan ayrılmanın bir an için bile olsa olanaksızlığı ve duyum yoksunluğu (sensory deprivation) yani çalışma koşullarının yalnızca işitme duyumuna hitap edip diğer duyumları asgari ölçüye indirmesi PTT santralı çalışanlarında önceden tahmin edemedikleri bir işyeri durumunun ortaya çıkmasına neden olmakta ve anksiyetenin yoğunluğunun artmasını doğurmaktadır. Ayrıca tek ilişki obesi olan kulaktaki ses faktörü ve zaman zaman bu görünmeyen objeyle tartışmak ve bu durumda agressivitesini boşaltamamak da olan bu işçilerde olumsuz ruhsal durumu arttırmaktadır. Görüldüğü gibi PTT santralı işyeri koşullarında çalışanlarda benzer konumdaki diğer işçilere oranla çok daha fazla anksiyete ve buna bağlı semptomlar ortaya çıkmakta ve bu da PTT santralı çalışanlarının çok daha fazla oranda psikiyatri kliniklerine başvurmasına neden olmaktadır. • Öneri olarak bu işyeri koşullarının düzeltilmesi ve en ideali santralların bilimsel teknoloji devrim çağına yakışır düzeyde elektronik olmasının sağlanmasını getirebiliriz. Bugünkü koşullar içinde ise PTT işyerindeki tekdüzeliğin, duyum kısıtlanmasının olabildiğince azaltılması, işçilerin rotasyonla başka dairelerde istihdamı, istirahat sürelerinin uzatılıp çalışma sürelerinin kısaltılması geçici önlemler arasında sayılabilir. Bu önlemlerin oluşturulması ancak çalışan insana ve insan sağlığına değer verilmesiyle olasıdır. Sosyal bir bilim olan tıbbın ve dolayısıyla psikiyatrinin, insanları üretim ve çalışma koşulları içerisinde bir bütün olarak ele alıp onların sağlığına bu koşullar içinde yaklaşması ve çözüm getirmesi insanlığın ilerlemesi için zorunludur.

Tablo Başlıkları / Table Heads

  • Tablolar: TABLO 1: YAŞA GÖRE KAYGI PUANLARI TABLO 2: MESLEKTE GEÇEN SÜREYE GÖRE KAYGI PUANLARI TABLO 3: KAYGI VE MİDE AĞRISI (PTT) TABLO 4: KAYGI VE MİDE AĞRISI (Araştırma bir bankada yapılmıştır) TABLO 5: KAYGI VE BAŞ AĞRISI (PTT) TABLO 6: KAYGI VE BAŞ AĞRISI (Araştırma bir bankada yapılmıştır) TABLO 7: KAYGI VE MESLEKTE İLERLEME OLANAKLARI (PTT) TABLO 8: ÇALIŞMA KOŞULLARI VE MESLEKTE İLERLEME OLANAKLARI (PTT) TABLO 9: ÇALIŞMA KOŞULLARI VE MESLEKTE İLERLEME OLANAKLARI (Araştırma bir bankada yapılmıştır) TABLO 10: ÇALIŞMA KOŞULLARI VE DİNLENME SÜRESİ (PTT) TABLO 11: ÇALIŞMA KOŞULLARI VE KURUMUN SAĞLADIĞI HİZMETLER (PTT) TABLO 12: ÇALIŞMA KOŞULLARI VE KURUMUN SAĞLADIĞI HİZMETLER(Araştırma bir bankada yapılmıştır.) TABLO 13: ÇALIŞMA KOŞULLARI VE YÖNETİCİLERİN DAVRANIŞI (Araştırma bir bankada yapılmıştır.) TABLO 14: ÇALIŞMA KOŞULLARI VE MİDE AĞRISI YAKINMASI (PTT) TABLO 15: ÇALIŞMA KOŞULLARI VE MİDE AĞRISI YAKINMASI (Araştırma bir bankada yapılmıştır.)