Yazar
Toplum ve Hekim Yayın Kurulu


Metin / Text
  • • Çukurova Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Fikret Ünsal 11.9.1979 tarihinde faşist bir saldırı sonucu katlediidi. • Adana Tabip Odası'nın Konseyimize çektiği telgraf : Sayın Dr. ERDAL ATABEK Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı İSTANBUL «Geçirilen karanlık dönemde Emperyalizmin ve Yerli İşbirlikçilerinin koltuk ve koruması altında gizli-açık örgütlenen Faşizm, Sosyal demokrasiye soyunup Demokrasiyi bile beceremiyenlerin pısırıklığı ve ürkekliğinden istifade ile can almaya devam etmektedir. Büyük insan, gerçek bilim adamı ve Demokrat aydın, Ç. Ü. Tıp Fakültesı Nöroloji Kürsü Direktörü ve Odamız Üyesi Prof. Dr. FİKRET B. ÜNSAL 11.9.1979 günü saat 08.00'de alçakça katledimiştir. Biz, Tabip Odası mensupları olarak bu cinayetleri nefretle kınıyor ve tetiğin arkasında yer alan gizli-açık faşist odakları yok etme yerine, onunla uzlaşmaya çalışan biçareleri de tarih önünde suçluyoruz. Faşizmle uzlaşılmaz; ezilir. Saygılarımızla.» Dr. Tuncay ÖZGÜNEN Türk Tabipleri Birliği Adana Tabip Odası Yönetim Kurulu Adına Başkan • Merkez Konseyi'nin 17.9.1979 tarihli Basın Bülteni : «Değerli bilim adamı, meslekdaşımız Prof. Dr. Fikret Ünsal'ın Adana'da nefretle karşıladığımız bir silahlı saldırı sonucunda öldürülmesi, bütün tıp camiasında ve ülkemizde derin üzüntü yaratmıştır. Bugüne kadar öldürülen hekim, tıp öğrencisi ve sağlık elemanları, ülkemizde can güvenliği kalmayışının hangi boyutlara ulaştığını göstermektedir. Yaşamlarını insanları yaşatmaya adamış hekimlerin terör sonucu hedef seçilerek öldürülmeleri, sağıık hizmetlerinde ve tüm hekimlerde huzursuzluğu, tedirginliği son derece artırmıştır. 14.9.1979 tarihinde de, Gaziantep'te bir meslekdaşımız daha vurularak öldürülmüştür. Bu acı olaylar karşısında duyduğumuz üzüntüyü belirtmek, can güvenliğinin herkes için ve biz hekimler için sağlanması istemimizi yinelemek amacıyla, 17.9.1979 günü çalıştığımız birimlerde ülke çapında «SAYGI DURUŞU» nda bulunma kararı, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından verilmiştir. Tabip Odalarımızca yapılan girişimler sonucu, genel «SAYGI DURUŞU» başarıyla yapılmıştır. Hekimlerimiz, silahlı saldırı sonucu yaşamlarını yitiren meslekdaşlarının anılarını saygıyla anmışlar, yaşama hakkının insanın temel ve doğal hakkı olduğunu vurgulayarak, ülkede can güvenliğinin sağlanması istemlerini yinelemişlerdir. Bu anlamlı hareketimizin ülke çapında etkin olmasını, tüm yurttaşlarımızın, insanın en temel ve doğal hakkı olan «yaşama hakkına sahip çıkmak için yapılan girişimleri desteklemelerini bekliyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyururuz.» • Diyarbakır Tabip Odamızın Prof. Dr. Fikret Ünsal'ın eşi Yıldız Ünsal'a çektiği telgraf : Sayın Yıldız Ünsal Çukurova Tıp Fakültesi Nöroloji Kürsüsü Direktörü Merhum Prof. Dr. Fikret Ünsal eşi ADANA «Büyük insan, değerli bilim adamı, saygıdeğer eşiniz, Odamızın eski Genel Sekreteri Prof. Dr. Fikret Ünsal'ın demokrasi ve insanlık düşmanı faşist katiller tarafından hunharca öldürülmesi bölgemiz tabiblerinde büyük acı ve üzüntü yaratmıştır. Demokrasiye, bilime ve özgür düşünceye karşı olan katil çeteler ve onların arkasındaki faşist güçler, bilim ve düşün adamlarımıza saldırmakla toplumsal gelişmemize, ulusumuza ve tüm insanlığa yöneik düşmanlıklarını pervasızca sergilemekte, karanlık, kanlı ve zülme dayanan bir faşist yönetimi gerçekleştirmeyi amaçladıklarını ortaya koymaktadırlar. Sayın Fikret Ünsal'ın kişiliğinde işlenen cinayet, ulusumuzun özgürlük, bağımsızlık ve demokrasi idealine karşı girişilen canice bir saldırıdır. Bu saldırıyı tüm ulusumuzla birlikte, bölgemiz tabibleri adına nefretle kınıyor, canilerin bir an evvel yakalanmasını ve arkalarındaki insanlık düşmanı faşist cinayet odaklarının ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz. Büyük acınızı en içten duygularla paylaşır değerli eşinizi rahmetle anar, size ve tüm yakınlarınıza sabır ve başsağlığı dileriz.» Diyarbakır-Mardin-Siirt Tabib Odası Başkanı Dr. Tarık Ziya Ekinci • Merkez Konseyi Büyük Kongre delegemiz, Gaziantep Tabip Odası üyesi Dr. Rauf Yılmazer'in faşist katillerce öldürülmesi üzerine şu basın açıklamasını yapmıştır. Hekimlerin, silahlı saldırılar sonucunda yaşamlarını yitiren tüm meslekdaşları için «Genel Saygı Duruşu» yaptıkları 17.9.1979 günü Gaziantep'te, Türk Tabibleri Birliği Büyük Kongre Delegesi Dr. Rauf Yılmazer, nefretle kınadığımız bir saldırı sonucunda öldürülmüştür. Terörün sürekli biçimde devamı karşısında, gerekli önlemleri almayan yetkililer, can güvensizliğinin de devamına yol açmaktadırlar. Türk Tabipleri Birliği, süregelen bu durum karşısında kesin önlemler alınmasında kararlıdır. Kesin önlemlerin alınmaması, hekimlerin can güvenliğinin sağlanmaması halinde, sağlık hizmetleri duracaktır. Hekimleri, can güvenliklerini sağlamak için, kişisel önlemler almaya zorlamak, hekimleri hastalarına gitmekten çekinir duruma getirmek, hekimleri hizmet vermekten alıkoymakla sonuçlanacaktır. Yetkilileri, terörün kaynaklarına inmekten çekinmeden kesin önIemler almaya çağırıyoruz. Aksi halde, hekimlerin kendi can güvenliklerini korumak için kişisel önlemler almalarının, kendilerini güvenlik içinde görmedikleri koşullarda, hastalarına gidememelerinin, hizmet yerlerine gidememelerinin sorumluları, bu önlemleri almayan, alamıyan yetkililer olacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. • Merkez Konseyi «Tam Süre» konusunda 20.9.1979 tarihinde şu basın açıklamasını yapmıştır. : «Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mete Tan'ın, bazı gazetelerde çıkan tam süreye ilişkin demeci, Bakanlığın içinde bulunduğu kararsızlıği yansıtarak, sağlık hizmetlerinde yaratılan kargaşayı artırmaktadır. «Tam-süreyi askıya almak, yönetmeliği değiştirmek, döner sermayeden prim vermek, muayenehanelerin açılması» gibi, birbiriyle çelişkili, tutarsız ve kararsız beyanlar, Bakanlığın tam-süre konusunda belirli bir politikanın hala olmadığını göstermektedir. Konunun başından beri, ciddi bir araştırma ve inceleme yapmadan tam-süre yasasını çıkarıp uygulayan Sağlık Bakanlığı, işi oluruna bırakıp, önceden göremediği hizmet boşluğu ortaya çıkınca, uzman ve asistan hekimleri geçici görevlerle yollayıp sorunun üstünü örtme çabasına girmiştir. Sorunun büyümesi üzerine de, ilkesiz bir tutumla, kendi çıkardığı Yasadan geri dönme niyetlerini açıklamaktadır. Bu durum, tam bir kargaşa ortamı yaratmakta, kamuoyu şaşırmakta, kimse bundan sonrasının ne olacağını bilememektedir. Öncelikle, Sağlık Bakanlığı, kararsız ve çelişkili tutumundan vazgeçmelidir. Tam-süre yönetmeliği derhal değiştirilerek, enflasyonla yitirilen ödenek değerleri karşılanmalı, acil vak'a ve nöbetlerin ödenekleri İş Yasası ilkelerine göre yeniden düzenlenmeli, tesis dışında acil hasta bakımı, mahrumiyet bölgelerinin durumu düzenlenerek acil sorunlar çözümlenmelidir. Bu önlemlerin hemen ardından, 2183 sayılı yasaya konan haksız hükmü kaldıran, ödenekleri emekIiliğe yansıtan, Yüksek Hekimler Kurulunu kuran Yasalar çıkarılmalıdır. Tam-süre konusu tek başına değil, sağlık hizmetlerinin tümünü içinde ele alınmalıdır. Sağlık sorununun temel çözümü, pratisyen hekimler eliyle verilmesi gereken hizmet politikasında, «sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi»nin işlerliğinde yatmaktadır. Bugün, gereksiz biçimde uzman hekimler üzerine yüklenen hizmet'in önemli bölümü, pratisyen hekimler tarafından yürütülmelidir. Sağlık Bakanlığı, başından beri sürdürdüğü ilkesiz tutum yerine, tutarlı bir sağlık politikası içinde tam-süre ilkesine sahip çıkmalıdır. Yapılan yanlışlara eklenecek yeni yanlışların çıkar yol olmadığı görülmelidir. Kamuoyuna duyurulur.»