Yazar
Deniz SEZGİN
Dr. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi

Özet

  • Tıp alanında yaşanan gelişmeler dünya genelinde akut bulaşıcı hastalık salgınlarına bağlı ölüm oranlarını düşürürken dejeneratif hastalıkların görülme sıklığını görece olarak artırmış, yanı sıra süreğenleşmenin sık rastlanmasına yol açmıştır. Yaşam süresi uzamış; bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanmak istedikleri süre ve olanak beklentisi de buna bağlı olarak artmıştır. Tıptaki ilerleme bireysel sağlık ve yaşam kalitesi konusunda karşılanması güç bir beklenti yaratmış; hastalıkların ve semptomların hiç mevcut olmadığı bir hayata dair bir illüzyona neden olmuştur. Toplumsal, endüstriyel ve teknolojik gelişmelerle beraber, bireylerin yaşam biçimleri, hayatı algılayışları ve davranış kalıpları da dönüşerek değişmiş ve değişmeye devam etmektedir. Buna bağlı olarak bireylerin sağlık hizmetlerine olan ihtiyacı, medya ve yeni iletişim teknolojilerinin de aracılığı ile, bu hizmetlere yönelik talebi yükseltmiştir. Günümüz dünyasında, değişen sağlık anlayışı ve iletişim pratikleri birbirinden ayrılmaz bir ikili olarak değerlendirilebilir. Bu çalışmada değişen sağlık paradigması ve medyada sağlık söylemi paralel bir anlatımla ele alınmıştır. Birey, gözetlenen, denetlenen, kontrol altında tutulan bir beden olarak, sağlığının geliştirilmesi ve devamlılığının sorumluluğunu üstlenmesi gereken, bu nedenle de kendine sunulan sağlıklı yaşam önerileriyle doğru sağlık davranışlarını hayata geçirmesi beklenen bir konumdadır. Geleneksel medya sağlık bilgilerinin sunumunda mevcut durumunu korurken, hızlı, erişilebilir ve diyalojik olma özellikleri nedeniyle yeni medyanın kullanımını da hızla artırmaktadır. Bununla beraber yeni medyada yer alan sağlık bilgilerinin ve önerilerin doğruluğu ve güvenilirliği bir endişe konusu olma özelliğini sürdürmektedir. Yaşanmakta olan köklü değişimlerin bir paradigma değişimine hizmet etmekte olduğunu; ancak, sağlık hizmetlerinin alanının genişliği düşünüldüğünde, sözü edilen paradigma değişiminin yavaş olacağını söylemek mümkündür.

Summary

  • Advances in medical care have lowered the mortality rate of acute infectious diseases world-wide, resulting in a comparatively increased prevalence of chronic and degenerative disorders. Life expectancy has increased and, consequently, the period of time during which individuals want to benefit from health care has increased. This medical progress has caused a high expectation about individual health and quality of life which is hard to meet; and resulted in an illusion of a life free from all diseases and symptoms. People’s life styles, life concepts and behaviour patterns have undergone a transformation, and continue to change together with social, industrial and technological improvements. Through mediation of media and new communication technologies, individuals’ need for health care has increased the demand for health services. In today’s world, changing health paradigm and communication practices can be viewed as inseparable partners. In this paper, changing health paradigm and the health discourse in media are handled in a parallel narrative. The individual, as a body which is watched, supervised and controlled, is in the position of taking the responsibility of developing and maintaining his health, and therefore, adopting the right health behaviour patterns which are presented to him. While the traditional media preserves its present status in presenting health information, the usage of new media is also increasing rapidly with the help of its fast, accessible a dialogic nature. Nevertheless, the validity and reliability of the health information which appear in the new media is a matter of serious concern. It is possible to say that ongoing radical changes serve a paradigm shift, but, considering the large scope of health services, the mentioned paradigm shift is likely to be a slow process.

Anahtar Sözcükler / Keywords

  • TR: yeni medya, geleneksel medya, medyada sağlık, değişen sağlık paradigması
    EN: new media, traditional media, health in media, changing health paradigm