Yazar
Coşkun ÖZDEMİR
İstanbul Tabip Odası Başkanı, Prof. Dr.

Metin / Text
  • Sayın konuklar değerli meslekdaşlarım. Sizleri İstanbul Tabip Odası adına saygı ile selamlıyorum. Yurdumuzda modrn tıp eğitiminin başlangıcından bugüne 153 yıl geçmiş bulunuyor. Bu yıldönümünü kutlamak üzere yine bir 14 Mart günü biraradayız. Bu yıl aynı zamanda büyük Türk hekimi ve filozof İbni Sina'nın 1000'inci doğum yıldönümüdür. Yıldönümleri söylevlerden ve eğlencelerden oluşan bir kutamanın ötesinde ancak bir hesaplaşma, bir gözden geçirme, değerlendirme ve özeleştiri olanağı sunarak anlam kazanabilirler. Zaman içinde değişen bir toplumda tıbbın ve hekimin o toplum içindeki yeri ve işlevi de değişiyor. 14 Mart'lar, sorunlarımız ve onların çözümleri ile ilgili yeni değerlendirmelere ve saptamalara vesile olmalıdır. Türk Tabipler Birliği, Tabip Odaları ile birlikte son yıllarda böyle bir anlayışı benimsemiş ve 14 Mart'ları ülkenin sağlık sorunları ve onunla ilgili toplum sorunlarının dile getirildiği, tartışıldığı, çözümlerin arandığı sağlık haftalarına dönüştürmüşlerdir. Bu tür bir kutlamanın hekimlerin Türk Tarihi boyunca sürdürdükleri geleneksel toplumcu tavıra da uygun düştüğünü belirtmek yerinde olur. Toplum sorunları ile ilgilenmek tıbbiyelinin daima önde gelen niteliklerinden olmuştur. Sağlık haftaları düzenli bir şekilde 4 yıldan beri yapılıyor. Bu yıl 5'inci Sağlık Haftası, TTB adına İstanbul Tabip Odası tarafından «1980 Sağlık Kurultayı» olarak düzenlenmiştir. Huzurunuzda ülkemize yararlar getirmesi dileği ile açıyorum. Bu hafta süresince kurultayın programında göreceğimiz gibi çeşitli sağlık sorunlarımız değişik yönleri ile ele alınacaktır. Ülkemizin önde gelen sağlık sorunları arasında yer alan 3 tanesi paneller şeklinde sunulacaktır. Sağlık alanında dışa bağımlılık ve sonuçları bu kapsamda ilk olarak ele alınıyor. Ülkemizin bir çok alanda dışa bağımlılığı tartışma götürmez bir olgudur. Ancak sağlık alanında dışa bağımlılık ilk bakışta göze çarpmaz gibi görünüyor. Oysa gerçekte çeşitli yönlerden bu bağımlılığın kanıtları ile karşı karşıya bulunmaktayız. Bu bağımlılık bilimsel yönden, teknoloji yönünden, araç gereç yönünden, nihayet eğitim yönünden incelenecektir. Öğrencilerimizle birlikte son zamanlarda öğretim üyelerinin de sık sık eleştirdikleri Tıp Eğitimi aslında kendi ülkemizin koşullarına uygun olmaktan çok, gelişmiş bir toplumun gereksinmelerine göre düzenlenmiştir. Ancak son yıllarda ve yeni yurt gerçeklerine ve koşullarına uygun düşecek bir eğitimin çabaları ve aranışı başlamıştır. İstanbul Tıp Fakültesi eğitimle ilgili bu ve benzeri amaçlarla «Tıp Eğitimi Araştırma Enstitüsü» kurmuş bulunuyor. Dışa bağımlılığın burada kısaca değindiğimiz eğitimle birlikte diğer yönleri ayrıntılı bir şekilde bu panelde ele alınacaktır. Kurultayımızın işleyeceği ikinci ana konu çevre etmenlerinin Halk Sağlığı üzerindeki etkileridir. Bütün dünyada var olan ama ülkemizdeki boyutları ve etkinliği hızla artan bu sorun insanlarımızı gittikçe daha çok bozulan fiziksel ve toplumsal bir çevrede yaşamak zorunda bırakmaktadır. Çevrenin toprak, su ve havanın giderek daha çok kirlenmesi yurdumuzda süregelen sağlıksız sanayileşmenin ürünleri olarak bütün toplumu tehdit ediyor. Ülkemizde, halkımızın, özellikle yaşamını sadece kol ve kafa emeğinin karşılığı ile sürdürmek durumunda olan insanlarımızın içine düştükleri ekonomik güvensizlik ve bunun beklenen doğal sonuçları son derece kaygı verici bir düzeye ulaşmıştır. Bu ortamın kaygı verici niteliği, öbür yandan can güvensizliği etmeninin de eklenmesi ile bir kat daha artıyor, ağırlaşıyor. Fiziksel ve toplumsal çevre bozukluğunun hiç kişkusuz en önemli sorunlarımızın arasında sayılması gerekir . Sağlık kurultayındaki üçüncü temel konumuz sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi üzerinedir. Türkiye'de yıllardır yeterli bir verimlilik düzeyine ulaşamıyan ve işlerlik kazanamayan, sağlık örgütlenmesinin aksayan yönleri, nedenleri, yeni öneriler ve çözüm yolları ile birlikte bu panelde ele alınacaktır. T. T. Birliğinin ve odalarımızın üzerinde önemle durdukları bir diğer konu da Grevli Toplu Sözleşmeli Sendika hakkıdır. Bu konu kurultaya bir rapor halinde sunulacaktır. Grevli Toplu Sözleşmeli Sendika hakkını İLO'ya üye, 8'i dışındaki, tüm ülkelerde olduğu gibi yalnız hekimler için değil tüm çalışanlar için istiyoruz. Bu hakkın elde edilmesini demokratikleşmenin, demokratik gelişmenin bir gereği ve güvencesi olarak görüyoruz. Hekimlerin sendika hakkına sahip olmaları ilke olarak gönülden benimsediğimiz Tam Süre çalışma düzenini bütünleyecek ve güçlendirecektir. Bunun aynı zamanda hekimleri bireysel davranışlardan arındırarak onları ortak bir dayanışma sürecine sokacağına kendi hakları ile birlikte ülke sorunlarına ve tüm çalışanların sorunlarına sahiç çıkma doğrultusuna yönelteceğine inanıyoruz. Programda yer alan serbest bildirilerde, çeşitli konularda sağlık sorunlarımız üzerinde yapılmış çalışmaları dinleyeceksiniz. Tıp öğrencilerinin bildirilerini ilgi ile izleceğinize ve katkılarını, çalışmalarını övgüye değer bulacağınıza inanıyorum. Bu yıl Sağlık Kurultaylımızın içinde ilk kez bu genişlikte, mesleki gelişme kursları düzenlemiş bulunuyoruz. Mezuniyet sonrası eğitim sürekli eğitim Türk Tabipler Birliği'nin ana ilkeleri arasında yer alıyor. Bu bağlamda, İstanbul Tabip Odası olarak bir süredir ilimizin çeşitli sağlık kurumlarında büyük ilgi gören toplantılar düzenlemekteyiz. Bunları gittikçe genişleterek, olgunlaştırarak, yararlılığını artırarak sürdürmek amacındayız. Böylece büyük bir gereksinmenin karşılanacağı inancındayız. Sağlık Haftası çalışmaları içindeki mesleki gelişme kursları en geniş ilgiyi çeken konularda düzenlenmiştir ve 18-19-20 Mart günlerinde Tabip Odası'nda yapılacaktır. Bu kurslarda konuşmacı olarak yer alacak değerli meslekdaşlara, değerli hocalara, Tabip Odası adına içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bu kurultayın getirdiği bir başka yenilik de çeşitli sanat dallarında ürün vermiş olan meslekdaşlarımızın yapıtlarının ilk defa bu çapta ve topluca sergilenmesi olacaktır. GüzeI sanatların her dalında en ciddi etkinlikleri ve yapıtları üreten bir hekim topluluğuna sahip bulunmamız gerçekten sevindiricidir. Bugün, yerine getirirken bize kıvanç veren bir görevimiz daha var. Meslekte 50'nci yılını dolduran değerli meslekdaşlarımıza mütevazi bir törenle onurlu ve hizmet dolu bir yaşamın anısına simgesel bir armağan olmak üzere, plaketler sunacağız ve kendilerini hep birlikte kutlayacağız. Değerli konuklar, öğretim üyeleri, değerli meslekdaşlar, sevgili öğrenciler, Ülkemiz ağır ve kaygı verici sağlık sorunları ile karşı karşıyadır. Bireylerin en doğal hakkı ve önde gelen gereksinmesi olan sağlıklı yaşamak ve sağlık hizmetlerinden yararlanmak hakkı Anayasamızın hükümlerine karşın yeterince sağlanır olmaktan çok uzak bulunuyor. Sağlık sorunlarımızın elbette kendi başına çözümü olamaz. Doğaldır ki sağlık sorunlarımız diğer toplum sorunlarımızdan bağımsız değildir, onlarla iç içedir ve herbiri sosyal ve ekonomik yapımızın bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadırlar. Yıllarca hastalıklar sadece hekim hasta arasında çözümlenecek bir sorun gibi ve o dar çerçevede ele alınmıştır. Bunun yanlışlığı ve yetersizliği açıktır. İşte son yıllarda 14 Mart'larda yinelenen sağlık haftaları sağlık sorunlarımızın gerçek yüzünü, temel nedenlerini ortaya koymaya hizmet ediyor. Hastalıklarla savaşta gözlerimizi biyolojik etkenlerin yanı sıra sosyal, ekonomik etkenlere çevirmemizi sağlıyor. Çağdaş anlayışla sosyal hekimliğin ilkelerini ortaya koyuyor. Bunu kuşkusuz olumlu bir gelişme olarak karşılıyoruz. Sözlerimi bitirirken bu haftanın hazırlanması için büyük bir özveri ile geceli gündüzlü çalışan düzenleme kurulu üyelerini huzurunuzda övgü ile anmak isterim. Sağlık haftasının hepimize ve ülkemize yararlı sonuçlar, esenlikler getirmesini dileyerek sizleri saygı ile selamlıyorum.