Yazar
Dünya Sağlık Örgütü


Yazar
Yılmaz BAYKAL
Dr.

Metin / Text
  • 1. Essansiyel hipertansiyonun temel nedenleri günümüzde pek bilinmemektedir. Bu nedenle de özel korunma önerileri genellikle yorumlama biçiminde olabilir. Hipertanslyonun oluşumunda değişik etkenler bulunmasına karşın bunların kesin değerlendirilmesinde geçerli kitlesel çalışmalar yapılamamıştır. Ancak günümüzde essansiyel hipertansiyondan korunmada bazı önlemleri şöylece sıralamak olağandır: 1) Kilo verme, 2) Tuz diyeti; 3) Fizik aktivite; 4) Davranış eğitimi; 5) Psikolojik ve sosyal etkenlerin kaldırılması ya da azaltılması. Kilo Verme: Çocuklarda ve erişkinlerde vücudun ağırlığı kan basıncı ile direkt ilişkilidir; dolayısiyle ağırlığın azaltılması kan basıncında belirli bir oranda düşme sağlayabillr. Bu nedenle bu yöntemin uzun süre uygulanması hipertansiyonda ön bir yöntem olarak kabul edilebilir. Tuz Diyeti: Hipertansiyonda önerilen diğer bır korunma yöntemidir. Yapılan çalışmalar bunu ortaya çıkarmış olmakla beraber patogenezdeki etkisine kesin bir açıklık getirilememiştir. Günlük tuz miktarının 3-5 gr'ı geçmemesi öngörülmektedir. Fiziksel Etkinlik: Fizik aktivite vücud ağırlığının düşmesini sağlayabileceğinden hipertansiyonda dolaylı etki yapan bir korunma yötemi olarak kabul edilmektedir. Etki mekanizması ve risk faktörü olup olmadığ bilinmemektedir. Değişik hipertanslyonlu hasta gruplarında kontrollu incelemeler yapılması fizik aktivitenin etkenliği yönünden açıklık kazandırabilir. Davranış İle İlgili Yaklaşımlar: İstirahat etmek, psikoterapi, yoga, transedental meditasyon seanslarının bu güne kadar kan basıncının düşürülmesinde etkili olduğuna dair kesin kanıtlar yoktur. Ruhbilimsel ve Toplumsal Etkenler: Gibi etkenlerin de kan basıncının yükselmesindeki direkt ilişkileri pek bilinmemektedir . İleriye dönük araştırmaları gerektiren konular olarak kabul edilebilir. II. Sekonder Hipertansiyon'da korunma, kesin tanı ve hastaların dikkatle periyodik izlenmesine bağlıdır. Pek bilinmemekle beraber kronik üriner sistem enfeksiyonları hipertansiyon patogenezinde önemli olarak kabuI edilmekle beraber daha ileri incelemelerin yapılması önerilmektedIr. Bir çok ülkelerde analjezik ilaçların (özellikle fenasetin), gereksiz kullanılmasının önlenmesinin değerli bir koruyucu yöntem olduğu kanıtlanmıştır. Hormonal kontraseptiflerin kullanılmasında kan basıncının yükselmesinin etkisi pek bilinmemektedIr. Bu nedenle östrogen-progesteron haplarını kullanacak kadınlarda uygulamaya başlanmadan evvel kan basıncının ölçülmesi ve özelIikle 3-6 ay ara ile kontrollerin yapılması faydalı olacaktır. Hipertansiyon'lu kadınların kontraseptif hapları kullanmaları doğru olmayacaktır. Ancak oral kontraseptiflerin kan basıncını yükseltmesinde mekanizmanın ve değişik kontraseptiflerin etkilerinin araştırılmasının daha ileri derecede incelenmesi önerilmektedir.