Yazar
Kazım SARI
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Asistan Bürosu Üyesi, Dr.

Metin / Text
  • Günümüzdeki sağlık sorunlarının büyük boyutlara ulaştığı ülkemizde artık bugünden tezi yok biran önce meselelere eğilerek çözmek zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Ulusal sağlık politikamız çağın gereklerine göre anayasamızın teminatı ile tüm halkımıza yaygınlaştınimali ve uygar toplumlardaki gibi ileri, doğru hizmet gereklidir. Sağlık hizmetlerinin modern bir şekilde ve sosyal Devletin görevi olarak; iletişimi kamu sağlık kurumları ve birimleri ile olmasında zorunluluk vardır. Tabii ki sağlık hizmeti derken ilk akla gelen hekimler olmaktadır. Hekimler sağlığımızın korunmasında ve devamlılığında birinci derecede sorumlu kişiler olarak, günümüzün tıbbi gelişmelerini de takip etmek ce yeniliklere sahip olmak durumundadırlar. Bu nedenle hekimlerin tıbbi eğitim, araştırma, uzmanlaşmalan topluma hizmet açısından belli bir plan ve program içinde elbette ki gereklidir. Bu amaç için üniversite ve fakültelerle Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanllığı eğitim kurum ve hastaneleri vardır. Bu yerlerdeki eğitim ve öğretimle Tıp asistanlarının durumları nelerdir, bu alanlardaki sorunlarla çözümlere yaklaşımlarda bulunmaya çalışacağız. TIP ASİSTANLARI Türkiye'deki tıp asistanları Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığımızın en son çıkardığı 22 Mayıs 1974 tafihli tababet uzmanlıık tüzüğüne göre atanır ve eğitime tabi tutulurlar, ancak çok değişik statülerce istihdam edilirler. Statü bakımından 3 türden tıp asistanı mevcuttur. 1 -Ünversite asistanları veya fakülte asistanları. Anayasal özerk üniversiteye bağlı tıp fakültelerindeki ve hastaelerindeki hekim asistanlar bu gruba girerler. 2 -Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Tıp eğitim hastaneleriyle kamu iktisadi devlet teşekkülü hastanelerinde; S.S.K. hastanelerinde ve yerel yönetime bağlı hastanelerdeki hekim asistanlar. 3 -Askeri eğitim hastanesindeki hekim asistanlar. Ülkemizdeki bütün tıp asistanlarının sayısı 3.000 civarındadır. Bu sayının 1600'e yakın kısmı üniversite veya fakültelerde, 1200'e yakın kısmı Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı hastaneleriyle S.S.K. hastanelerinde ve diğer iktisadi devlet teşekkülleri hastanelerinde (DDY Hastanesi, Vakıf Guraba Hastanesi gibi) ve yerel yönetime bağlı yani Belediye hastane ve sağlık evlerinde eğitim görmektedirler. Tek askeri eğitim hastanesi olan Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde de 130 civarında asistan hekim eğitim görürler. Fakültelerde ve askeri eğitim hastaneleri dışında kalan hekim asistanlara yönelik gözlemlerimizi özet olarak aktarmaya çalışırsak; burada istihdam, ücret, idari, eğitim, araç ve gereç açısından oldukça karmaşık bir durumla karşılaşmış oluruz. Günümüz koşullarında ülkemizde aynı amaçla atanan ve eğitim gören tıp asistanlarının eşit koşullardaki hizmetleri ve işlevleri aynı olduğu halde; çok değişik parasal uygulama alanları mevcuttur. Aynı kadro ve aynı derece kıstaslarıyla farklı ücret uygulamalarına ve istihdam şekillerine göre asistanların yaklaşık olarak aldıkları değişik ücretleri aşağıda göstermekteyiz. 657 sayılı Devlet Personel Yasasına göre 7. derecedeki bir asistan hekimin değişik statülerce eline geçen değişik ücretler (net) olaraktan yakacak parasıyla fazla mesai dahil, döner sermaye dahil : 1-Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'ndaki asistan hekim 6.000 -7.000.-TL. 2-Üniversite hastanelerindeki (Ankara, İstanbul, İzmir Tıp) 8.000 -9.000.-TL. Diyarbakır Tıp ile Erzurum Tıp'ta 12.000 -13.000.-TL. 3-Yerel yönetim hastanelerindeki asistan hekimler (8. decereden yukarı olan kadrolar çok nadirdir.) Mesela Zeynep Kamil ve Haseki Hastanesi 5.000 - 6.000.-TL. 4-S.S.K. Hastaneleri hekim asistanları 9.000 - 10.000.-TL. 5-Vakıf Hastaneleri (Guraba) 5.000 - 5.500.-TL. 6-Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde 7.000 - 7.800.-TL. arasında değişmektedir, Yukarıdaki tablo ile eşit iş ve emek üreten, fakat çok ayrı ücretlendirilen asistan hekimin günün yaşam koşullarının çok çok altında bir yaşama itilmekte, ve ekonomik özlük sorunları açısından beslenme, konut, giyim, eğtiim ve sosyal gereksinmelerinden ne derece fedakarlık etmekte olduğu meydandadır. AKSAYAN EĞİTİM VE ASİSTAN Uzmanlaşmaya yönelik tıp eğitim kurum ve birimlerinde amaç genelde eğitsel tıbbi hizmet ve sürekli çağdaş gelişmelere yönelik tıbbi araştırma ile hizmeti bütünleştirmektir. Tıp Fakülteleri dışında halihazır uygulanan tıbbi eğitim ve öğretim için yeterli düzey sağlanmış değildir. Tababet uzmanlık tüzüğünün amir hükümleri olup da bugüne değin eğitsel yapı ve fizibilite noksanları olan hastanelerde, özel dal branş eğitimi gören sağlık ünitelerinde hizmet için en azından gerekli olan araç ve gereçlerin yokluğun yanında; eğitimi ve öğretici kadro noksanlıkları ile yetersizlikleri doruk noktadadır. Günümüzde Ülkemizin koşullarına göre kamu sağlık tesislerinde eğitim ve hizmet yan yana gitmek zorundadır. Bu nedenle de tıbbi eğitim kurumlarında normların çok üzerinde hasta sirkülasyonu olmakta, poliklinik vak'a adetleri acil vak'a sayısı ile klinikteki yoğun bakım ve tedavisi normalin 7-8 katına varan hastanelerde asistan hekim ÖNCÜ SAĞLIK TİMİ gibi tam süre çalıştırılıp insanüstü gayretler göstermektedir. Eğitim hastanelerinde asistan hekim normal mesaisi içerisinde servis işlerinin büyük bir kısmını yüklenmekte, poliklinik yapmakta, (çoğu kez tek başına), ameliyata girmekte, laboratuvarda araştırma yapmakta, ağır hasta tedavisi ve bakımıyla bizzat uğraşmakta, hasta müşahade dosyalarıyla taburcuları ve heyet işlemlerini yapmaktadır. Tüm bu yoğun çalışmalardan vakit bulursa öğrenmekte ve kendini eğiterek yetiştirmek zorundadır. NÖBETÇİ HEKİM VE NÖBETİN ASİSTANA ETKİLERİ Asistan hekimin en büyük bir yükümlülüğü de nöbeti ve onun zorluğuna katlanmaktır. Bu nöbet sorunu tüm hekimlerin ortak sorunlarıdır aynı zamanda. Ama ne var ki asıl büyük yük yine ÖNCÜ SAĞLlK TİM'lerindedir. Asistan hekimin nöbeti normal bir günün mesaisi boyunca ek olarak devam eder; Normal mesai bitiminden ertesi günün başlama saatinde son bulur. Ancak asistan hekim nöbetin bitiminden sonra başlayan ikinci günün mesai sonuna değin aktif görevindedir. Biraz da hekimin nöbetinin içeriği ile getirdikleri ve götürdükleri üzerinde durmalıyız. Aslında bu mevzuda çok şeyler yazmanın ve gerçek anlamda uğraş vermenin Hekimlik açısından zamanı geçiyor bile ... Hekimin nöbeti tümüyle acil vak'alara yönelik olması gerekirken bu durum ülkemizdeki genel halk sağlığı ve koruyucu sağlık bakımından halkın hiç bilinlenmemiş olduğunnun bir kanıtı olarak ortaya çıkar. Hastalığı gereği normal saatte normal polikliniğe gelmesi gereken hastalar çoğunlukla ekstradan acil müracaatta bulunurlar. Hatta birkaç gün gecikmiş olarak çok ağır bir tablo ile anormal acil saatlerini seçmiş olurlar. Bu durum adeta sağlık açısından bilinçlendirilmemiş olan toplumumuzda kanıksanır olduğundan, hasta açısından da, imkanı kısıtlı acil nöbetçi hekimin tarafından da güç tablolar yaratılmış olur. Ayrıca çalışan kesimin temarüzkar müracaatları da yüksek boyutlarda nöbetlerde müşahede edilmiş olup, büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bu şekilde hekimin mesaisinden çalıntı ile beyin gücünü boşuna zorlamak büyük haksızlık ve insanlık dışı bir olay olmaktadır. Daha da önemlisi, günümüzün sosyo ekonomik, sosyo politik, sosyo psişik bunalımlarının ve doğa-insan ilişkilerindeki dejenerasyonun, kötü çevre şartlarıyla şehirleşmenin, işyeri güvensizlikleriyle trafik anarşisinin nöbetteki hekimi Türk Tabipler Birliği'nin koyduğu normalde bakabileceği hasta sayısının (30-40) dört-beş katı acil vak'a ile uğraştırmak zorunda bırakmaktadır. Bütün bu yorucu mesaisi içinde nöbetçi hekim en kutsal canlı olan insana şayet belleği yetebilecekse doğru teşhis koyup, tedavi etmek zorundadır. Aslında görevidir de ... Görülüyor ki; nöbetçi bir asistan hekim veya normal hekim insanlara acil sağlık hizmeti vermek uğruna gerek ruhen ve gerekse bedenen bir hayli yıpranmaktadır. Hekimin insana olan sevgisinden ve saygısındandır ki, bugüne değin devam eden HEKİM NÖBET ANGARYASI asistan arkadaşlarımıza ve hekimlerimize BEDELSİZ FATURA zorunluluğu da olarak ödenmektedir. Sosyal hukuk devletinde hiçbir emek karşılıksız satm alınamaz. Hekimin bu denli ağır bir görevi karşılıksız veya göstermelik bir ücretle yapmak zorunluluğu da yoktur. Toplu sözleşmeli grevli sendikal haklarını almış bir yardımcı sağlık personelinin DÖRT VARDİYASINA BİR HEKİM NÖBETİ TEKABÜL ETMEKTEDİR. Ama ilgililer bu durumu görmemezlikten gelmekte, sustukça susmaktadırlar. Yasalarda açık ifadesini bulan ve nöbetçi hekim için bir sorun olan bu duruma Sağlık Bakanlığımız bir çözüm bulmak zorundadır. Şöyle ki, Asistan hekim 657 sayılı Devlet Personel Yasası'na tabi olduğuna göre, bu Yasanın 178. inci maddesinde «fazla çalışmanın ücretle karşılanacağı» ve 178-b'de ise «insan sağlığının olağanüstü hallerde tedavi ve takibine» dair gerekçesinde nöbetlere atfen vurgulanması karşısında; asistan hekim, yasal hakkını mutlak uygun olan emeğin karşısındaki değer esaslarına göre almalıdır. Buraya, kadar asistan hekimlerin sorunlarını genelde sağlık sorunlarıyla toplu bakım açısından değerlendirmeğe çalıştık. Şimdi ise asistan hekimlerin sorunlarına somut önerilerimizi vurgulamaya çalışalım. Asistan hekimlerin sorunlarını önce iki ana gurupta toplayıp, sonra gurupsal nitelikleri saptamaya çalışalım. 1 -ASİSTANIN EĞİTİMLE İLGİLİ SORUNLARI : a) Eğitimin Tababet Uzmanlık Tüzüğüne göre belirli plan ve programlarla yürütülmesinin sağlanması. b) Eğitim hastanelerindeki eksik branş ve eğitim kadro noksanlarının acilen temin edilmesi. c) Eğitim hastanelerinin eksik tesis ve tıbbi araçlarının acilen giderilmesi. d) Eğitimin sağlık hizmetlerinin yoğunluğu nedeniyle saptırılmamasma gayret sarfedilmesi. e) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bağlı eğitim hastanesi asistanlarma gereğinde Üniversite Kliniklerinde araştırma ve doktora çalışması yapmalarma olanak sağlanması. t) Eğitim hastanelerinde Tababet Uzmanlık Tüzüğü'ne göre branşların birim yatak adedi kıstaslarına uygun olarak asistan hekim istihdamının altı aylık devrelerle konkurla sirküle edilmesi sağlanmalı. g) Uzmanlık imtihanına girecek asistanların zaman kaybettirilmeden ihtisas aldıkları hastane veya ünitelerde sınavlarının yapılmasının kaide ile sabit hale getirilmesi sağlanmalı. Bu ana sorunlarla, eğitim hastanelerinin Tababet Uzmanlığı Tüzüğünün amir hükümleri gereği; eğitimle ilgili eksiklerin giderilerek eksik eğitim kadrolarıyla araç ve gereçlerin tamamlanması ve eğitim çağdaş tıp anlayışı içinde yapılmasına olanak vermek suretiyle, eğitimle bütünleşen daha radikal hizmet verilmesi için devamlı denetim müssesesi kurulmalıdır. Bu amaçla, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığında tıp eğitimi ile ilgili koordinasyonu sağlayacak uzmanlaşmada denetleme yapacak, eğitime bilimsel yön verecek, yabancı literatür çevirileri yaparak her branşta ayrıntılı bilgileri sürekli eğitim hastanelerine ulaştıracak hüviyette MERKEZi TIP EĞİTİM KOMİSYONU'nun kurulmasını candan öneriyoruz. 2 -ASİSTANLARıN EKONOMİK VE ÖZLÜK SORUNLARI a) Tüm asistan hekimlere iş riski tazminatı verilerek, bu kapsam genişletilmek suretiyle tüm hekimleri içerir olmalı. Uygulama yapılan laboratuvar branşlarıyla, infeksiyon hastalıklarında uğraşanlardır. Halbuki hastalık tehlikesine ve iş riski ödentisinin gerekçesine uyan hizmet ÖNCÜ SAĞLlK TİM'leri tarafından yapılmaktadır. O nedenle karantina nöbeti tutan tüm asistanlar tam iş riski tazminatı almalıdır. b) Tam süre çalışma tasarlsının güncel koşullara göre ihtiyaca cevap verecek ve hekim haysiyetini ve de ekonomik kıstasıyla çalışma güvencesini getirecek şekilde tabanda tüm asistanlara uygulanması zorunludur. c) Tüm asistanları ve hekimleri içeren birim ASİSTAN HEKİM olan adil nöbet tazminat yasası çıkarılarak; hekimlere nöbetlerin bedava angarya, fazla iş uygulaması olmaktan alıkonulup, Anayasa ve 657 sayılı Devlet Personel Yasasının 178 inci maddesine uygun ACİL KAMU HİZMETİ olarak uygulanan objektif parasal karşılığının güncel yaşama intibak ettirilen ACİL NÖBETLİ SAĞLIK HİZMETLERİ çok acilen yasallaştırılmalıdır. d) Hekimlere uygulanan fazla mesai ücretlerinin yaşam koşullarına göre iyi saptanıp kurumsal farklılıklar kaldırılarak emekliliğe intibak ettirilecek şekilde olması ve tüm kuruluşlardaki hekim asistan ve diğer hekimlere yayılmasının sağlanması lazımdır. e) Tüm tıp asistanlarına emek-değer ilişkileri içinde adaletsiz ve farklı uygulamalara son verilerek, güncel geçim ve yaşam koşullarına eşgüdümlü üniform ücret sistemi içinde ekonomik ve sosyal güvencenin sağlanmasına; Bu amaçla mahrumiyet bölgelerinde uygulanan farklı tazminatlara eş değerli olan iş güçlüğü ve yıpranma tazminatı sisteminin gerçekleştirilmesi en acil temennimizdir. f) Belediye hastanelerindeki asistanlarm mali imkansızliklar nedeniyle yatay terfilerinin önlenmesine ve değişik kadrolara atanmasının kaldırılmasıyla geçmişteki haksızlıklarının objektif kadro ve terfilerine göre düzeltilerek tazminatlarının topluca verilmesinin sağlanması zorunludur. g) Tıbbi eğitim yetkisi olan yerel yönetime bağlı hastanelerin idari statüsünün ve mali yükümlülüğünün Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına devri imkanlarının araştırılmasına; en azından eğitimle ilgili idari ve ekonomik yönlerin Bakanlıkça karşılanmasına mutlak zorunluluk vardır. h) Bazı Üniversitelerimizde uygulanan ve parasal hiç bir karşılık verilmeksizin volanter asistanlık kavramına son verilmesine ayrıca ihtisas verme gayesiyle asistanlık kadroları dışında başka kadro gösterilerek asistan atamalarına son verilmesine dair tıp fakültelerine gerekli yasal girişimde bulunulmalıdır. i) Asistanların nöbet ertelerinde hiç olmazsa hafif işlerde mesaide tutulmalarının girişimi tıp faktültelerince ve Bakanlık hastanelerince mutlaka yapılmalıdır. j) Asistan hekimlerin çalıştıkları kurumlarda mutlaka Yönetime katılmaları sağlanmalıdır. SONUÇ: Türkiye'de yeniden objektif, halka dönük, tüm nüfusa devlet eliyle sağlık hizmeti götürmek için gerekli yasal ve ekonomik koşullar araştırılarak hekimlere gerçek değerde ve yurt sathında yaygın görev verilmelidir. Bu amaçla belli plan ve programlarla tabanda yaygın sağlık hizmeti için tıp fakültelerindeki öğrenim süresi indirilerek INTERN'lik eğitiminin oluşturulmasına ve pratik hekimlik ile gerektiği kadar uzmanlaşmaya yönelik hekim asistan üretimi sağlanmalıdır. Bu üretim sağlanırken ülkemizin koşulları gereği mutlak gözönünde tutulacak husus pratisyen hekimliğın yurt sathında dengeli bir şekilde ihtiyacı karşılar olmasında yarar vardır. Bu nedenle de pratisyen hekimliğe özendiricilik ve ekonomik çekicilikle tatminkar ücret politikası tatbik edilerek, tam süre çalıştırılarak, mevcut hekimlerin yurt sağlığına sosyal devlet ilkesi olarak kamusal hizmet iletişimi zorunludur.