Yazar
Engin TONGUÇ
Dr.

Metin / Text
  • 4. İşbirliği ve Koordinasyon: İlgili kuruluşlar arasında işbölümü, koordinasyon, bilgi alışverişi yeterli düzeyde değildir. İş güvenliği konularında bunun önemi büyüktür. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ise bunu sağlamak çok zor olmaktadır. Nitekim ülkemizde de, son birkaç yıl içinde İSGÜM ile SSK'nın iki sağlık kuruluşu arasında yürütülmeye çalışılan sınırlı işbirlıği dışında, (IB) iş güvenliği ile ilgili kuruluşlar arasında etkin bir işbirliği ve koordinasyonun varlığından söz edilemez. Çeşitli kuruluşlar arasındaki bilgi alışverişi bile, henüz formalitelerden kurtarılarak çabuklaştırılmış değildir. Türkiye'deki duruma yeri geldikçe yapılacak karşılaştırmalarla tekrar dönmek üzere, B. Almanya'daki örgütlenme ve çalışma düzenin şöyle özetliyebiliriz: B. ALMANYA'DA: Bu ülkenin tarihsel gelişimi ve yönetim yapısı (federal devlet ve yönetimde desantralizasyon) sonucu çok karışık ve girift bir örgütlenme ortaya çıkmıştır. Çalışma düzeninin özelliği, bu karışıklığa rağmen, çok iyi bir işbirliği ve koordinasyonun sağlanmış olmasıdır. 1883'de başlamak üzere, sosyal sigorta anlayışı içinde, gereksinme duyuldukça, başka bir deyimle baskı gruplarının etkinliği ile, çeşitli kuruluş ve kurumlar, zaman zaman ortaya çıkmış, birbirine eklenmiştir. Hastalık sigortası uygulaması, işçilerin daha önce kurmuş oldukları sağlık yardımlaşma sandıklarına, iş kazası ve meslek hast. sigortası işverenlerin daha önce kurmuş oldukları meslek derneklerine, malüllük ve yaşlılık sigortası uygulaması da eyalet makamlarına verilmiştir. Zamanla bunlara birçok yan kuruluşla eklenmiştir. Bu karışık örgütlenmeyi tablo 15'de özetlemeye çalıştık : İş kazası ve meslek hast. sigortasını uygulayan meslek dernekleri (işkollarına göre endüstri için 36, tarım için 19 dernek), bunların merkez örgütü ve yan kuruluşları, bütün sistemin en önemli birimlerindendir. Bu sigorta kolunda sigorta primi yalnız işverenden alındığı halde, derneklerin yönetimi seçimle ve yarı yarıya işçi ve işverenler tarafından yürütülmekte, devlet yalnız sınırlı bir gözetim yapmaktadır. Meslek derneklerinin işgüvenliği bakımından işyerlerini denetIemek, gerektiğinde cezai müeyyideler uygulamak yetkisi olan müfettişleri vardır. Yan kuruluş olarak, bilimsel araştırma enstitüleri, işyeri incelemeleri yaparak ve müfettişiere yardımcı olacak laboratuvarıarı, işgüvenliği konusunda tüzük vs.. gibi mevzuatla ilgili çalışmalarda federal hükümete yardımcı olan 30 tane uzmanlık komisyonu, kaza ve rehabilitasyon hastaneleri vardır. Dernekler, işverene işyeri sağlık koşullarının düzeltilmesinde her türlü bilgi ve teknik yardımı sağlarlar, işçi ve işveren kesiminde her düzeyde eğitim, yayın çalışmaları yaparlar. Eyalet Çalışma Bk. lıklarına bağlı, devletin işyeri denetimi ile görevli müfettişler devlet endüstri denetleme dairelerinde örgütlenmiştir. Bütün ülkede 74 daire olup, denetim sırasında gerekli teknik destek ve yardım, bu örgüte bağlı laboratuvarlarca sağlanmaktadır. Örgütün ayrıca bilimsel araştırma da yapan enstitüleri vardır. Böylece, işyerleri üzerinde biri meslek dernekleri müfettişIerince, diğeri devlet endüstri denetleme dairesi müfttişlrince olmak üzere çift denetim uygulanmaktadır. Her iki ülkedeki denetim çalışmalarıyla ilgili sayılar (tablo 16, 17 ve 18) ilginçtir: Türkiye'de, bir müfettişe düşen işçi sayısının Almanya'dakinden çok olmamasına karşılık, işyeri sayısının fazlalığı, bizde küçük işletmelerin çokluğundan olsa gerektir. Bu da denetlemeyi zorlaştıran bir etkendir. Denetleme çalışmalarına incelerken, bizde bir müfettişin yaptığı denetim sayısının azlığı dikkati çekmektedir. Küçük işyeri sayısının fazlalığı, ulaşım zorlukları, işyerlerinin dağınıklığı, denetleme yöntemlerinin rasyonel olmaması gibi nedenler buna yol açmış olabilir. Denetleme sonuçları konusunda Türkiye'ye ait sayı bulamadık. B. Almanya'da yine eyalet çalışma Bk. lıklarına bağlı 13 teknik kontrol dairesi kendi teknik laboratuvar ve ölçü merkezlerinin desteği ile işyerlerini teknik açıdan denetlemektedirler. Bu örgütün laboratuvarıarında denenerek sağlık ve iş güvenliği açısından zararsızlığı saptanmamış hiçbir makina, araç ve gereçin Almanya içinde kullanılamaması da ilginç bir uygulamadır. Federal Çalışma Bk. lığı bütün örgütün işbirliğini ve koordinasyonunu sağlamakla görevlidir. Bakanlık, Anayasa hükmü gereğince her yıl parlamentoya ayrıntılı bir «iş güvenliği» raporu sunar. Bakanlık görevini yaparken en önemli dayanağı, doğrudan doğruya Federal Çalışma Bakanına bağlı olan Federal İş Güvenliği ve Kaza Araştırma Kurumudur. Çok önem verdikleri bu kuruluş, çeşitli bölümleriyle bilimsel araştırma yapar, iş güvenliği konusunda bütün Dünyadaki gelişmeleri izler. Arşivler, mevzuatın hazırlanmasına yardımcı olur, bakana birinci derecede danışmanlık yapar. İş sağlığı konularında bilimsel araştırma ve eğitim, üst düzeyde Üniversiteler ve İş Hakemliği Akademileri tarafından yürütülmektedir. 15 Üniversitede iş hekimliği ve kürsüsü, 12 yerde öğretim görevlisi vardır. Eyaletlere bağlı iki akademi (Berlin ve Münih'de) bilimsel araştırma yaptığı gibi hekimler ve her düzeydeki işçi ve işveren için eğitim seminerleri, kurslar düzenlerler, yayın yaparlar. Ayrıca akademilerde iş hekimi de yetiştirilir. İş hekimi olabilmek için 12 ay bir iç hast. kliniğinde çalışma, akademilerin birinde 3 aylık teorik kurs ve 9 ay yetkili kılınmış bır işyeri hekimliği merkezde pratik çalışma koşulları aranır. 1971 yılına kadar 895 hekim bu ünvanı almıştır. Ayrıca meslek dernekleri işçi ve işverenler için her düzeyde ve 1971 yılı içinde 255.232 kişinin katıldığı 7768 kurs düzenlemişlerdir. Türkiye'de ise, üniversitelerimizde henüz iş hekimliği kürsü ve enstitüleri yoktur, bu branş toplum sağlığı, toplum hekimliği içinde düşünülmektedir, bazı üniversitelerimizde öğretim görevlileri vardır. Tababet uzmanlığı Tüzüğüne göre 2 yıllık bir halk sağlığı uzmanlık öğreniminden sonra 1 yıl daha bir uzmanlık öğrenimi geçirilerek işçi sağlığı ve güvenliği uzmanı olunacağı öngörülmüşse de bu öğrenim süresinin hangi kuruluşlarda geçirileceği açıklığa kavuşturulmamıştır. Bildiğimiz kadarıyla da böyle bir uzmanlık öğrenimi yaparak bu ünvanı almış kişi yoktur. İşyeri hekimliği konusu, birçok ülkede olduğu gibi, Almanya'da da sorun olmaya devam etmektedir. Son yıllarda çıkanlan yeni bir yasa ile bir atılım daha yapılmıştır. Bütün çabalara rağmen, tablo 20 ve tablo 21'deki sayılardan anlaşılacağı gibi, Almanya'da da önemli sayıda işyeri hekimi açığı vardır. Almanya'da büyük işletmelerde çok iyi donatılmış işyeri hekimlikleri olduğu halde, orta ve küçük işletmeler önemli bir sorun yaratmaktadır. Çözüm olarak «İşyeri hekimliği merkezleri» kurulmasına başlanmıştır. 1971 yılında deneme amacıyla açılmış 4 merkez 47 işyerini ve 28.000 işçiyi kapsamaktaydı. Bu merkezlerfn sayılarının arttırılmasına çalışılmaktadır. Bütün bu girişimlere karşın, iş güvenliğI alanında en büyük sorun işyeri hekimliğidir. Teşhis ve tedavi alanında hastalık sigortası ile anlaşma yapmış özel hekimler, sistemin önemli bir birimidir. İşyeri hekimi yalnız koruyucu sağlık hizmeti, acil vakalarda ilk yardım ve meslek hast. ile ilgili kontrol çalışmalarını, peryodik muayeneleri yürütür. Hastalıkların teşhis ve tedavisinde sorumlu anlaşmalı özel hekim, gerek görürse vakayı kademeli olarak, yine sigorta ile anlaşması bulunan bir uzmana, herhangi bir hastaneye ve üniversite hastanesine sevkeder. Sigorta kurumu teşhis ve tedavi için yapılan harcamaları hekim ve hastanelere öder, kendisi sağlık hizmeti yapmaz. Yalnız meslek derneklerine bağlı kaza ve rehabilitasyon hastaneleri bundan farklıdır; bunlar doğrudan doğruya meslek hast. sigortasını uygulayan meslek derneklerine bağlıdırlar. Teşhis ve tedavi ile ilgili önemli bir kuruluş da Almanya'daki 13 çeşitli hastanenin toksikoloji kliniklerinin yanında kurulmuş toksikoloji arşivleridir. Ülkede kullanılan her türlü kimyasal maddenın bileşiminin, zararlı etkilerinin, tedavi şeklinin yapımcı veya ithalatçı firma tarafından bu merkezlere bildirilmesi yasa gereğIdir. Bilgiler merkezlerde çoğunlukla bilgisayarlara verilmiştir ve ülkenin herhangi bir yerinde bu maddelerle olmuş bir zehirlenme vakasıyla karşılaşan bir hekim, en yakın merkeze başvurarak gerekli bilgileri alabilir. Bilgilerin bu hekimler dışındakilere verilmesi suçtur. Merkezler, günün 24 saati çalışmakta, telsiz, teleks gibi haberleşme araçlarıyla polise, Avrupa'daki diğer merkezlere bağlı bulunmaktadırlar. Tabloda gösterilenlerin dışında daha birçok kuruluş, örneğin işyerlerindeki iş güvenliği kurulları, çeşitli işçi ve işveren kuruluşları, hekim ve mühendislik odaları, dernekler, diğer bakanlıklar, uluslararası kuruluşlar çeşitli yollardan tablodakilerle işbirliği yapmakta, iş güvenliği konusunda görev almaktadırlar. Görüldüğü gibi, Almanya'daki sistemde aynı konu ile uğraşan birden çok kuruluş bulunduğu, tekrarlamalar yapılmış olduğu halde, çok iyi bir işbirliği ve koordinasyon sonucu bütün sistem iyi bir şekilde işlemekte, tekrarlamalar karışıklıklığa yol açmak yerine, aynı konunun birka kez ele alınmasına, pekiştirilmesine yaramaktadır. SONUÇ VE ÖNERİLER : İşçi sağlığı, iş güvenliği ve meslek hast. konularında Türkiye'deki gelişme henüz yeterli düzeye ulaşmış değildir. Ülkemizde de AImanya'daki gibi sosyal sigorta esasına dayalı bir sistem kurulmaya çalışılmışsa da, bu sistemin gereği olan birçok kurum ve kuruluşlar noksan olduğu gibi, bulunanlar yeterince ve amaca yönelik bilinçli ve sistematik bir anlayışla geliştirilememiş, bunlar arasında işbirliği ve koordinasyon noksanlığı başarıyı büsbütün engellemiş ve meslek hast. nın içinde bulunduğu durumla da ifadesini bulan bugünkü yetersizlik ortaya çıkmıştır. Türkiye için bundan sonra ne yapılmalıdır, sorusunun karşılığını ararken sistemimizin bir özelliğini gözden uzak tutmamak gerekir : bizce bu özellik, çeşitli sigorta kollarının bir tek kururnda (SSK) toplanmış olması ve bu kurumun doğrudan doğruya sağlık hizmeti görmesidir. Bu durum, yabancı ülkelerde çok enderdir (Meksika ve Paraguay) (4). Bu özellik, yabancı ülkelerden herhangi bir modeli almayı ve yabancı uzmanların ülkemiz için uygulanabilir modeller sağlık vermelerini de zorlaştırmaktadır. Ülkemiz için yapılacak önerilerde herşeyden önce şu temel görüşte açıklığa kavuşmak gerekir: Ülkemizde iş sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri devletin bu hizmetleri kamu görevi olarak ve ek bir sigorta primi toplamadan tek elden yürüteceği bir ulusal sağlık servisine mi dönüştürülecektir yahut böyle bir servisle entegre mi edilecektir, yoksa bugünkü sosyal sigorta sigorta sistemi içinde mi gelişme sağlanacaktır? Bütün Dünyada, tarihsel gelişme açısından ulusal sağlık servisi (başka bir deyişle sosyalizasyon) sisteminin sosyal devlet ilkesi bakımından, çeşitli baskı gruplarına verilmiş ödünlerle gelişmiş sigorta sisteminden daha ileri bir aşama olduğu tartışma götürmez. Ancak gelişmenin çeşitli baskı gruplarının güç oranlarına göre olduğu, demokrasi ile yönetilen bir ülkede, eğer otuz yıla varan bir süre ile sosyal sigorta sistemi uygulanmış ve bu sistemin kurumları da güçlenerek önemli mali ve ekonomik varlıklar durumuna gelmişlerse sistem değiştirmenin kolay olmayacağı doğaldır. Daha somut bir deyişle, bugün Türkiye'de SSK'yı ve buna bağlı, işçilerin kendi malları saydıkları sağlık kuruluşlarını sosyalize olmuş bir genel sağlık hizmeti içinde entegre etmek, olanağı var mıdır? Kişisel kanımız bunun son derece zor olduğudur. Hiç olmazsa bugün için, uygulanmakta olan sistemin değiştirilmesinin olanaksızlığını göz önünde tutarak, bugünkü sistemin nasıl iyileştirilebileceğini, bu sistem içinde hangi kuruluş ve kurumlara gerek olduğunu, bunlar arasında işbirliği ve koordinasyonun nasıl yapılması gerektiğini araştırmak, önerileri bu esasa göre yapmak, bize daha gerçekçi bir yol olarak gözükmektedir. Önerilerimiz şöyle özetlenebilir : 1. Çeşitli kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak için, ilgili bütün kuruluşların katılacağı (ilgili Bakanlıklar, Üniversiteler, işçi ve işveren kuruluşları, meslek odaları, SSK vs.) bir «İşçi Sağlığı ve İş Güv. Yüksek Kurulu» kurulmalıdır. 2. İzlenecek genel stratejiyi düzenlemek üzere belli sürelerle (Örneğin 2 yılda bir) bir «İş Sağlığı ve İş Güvenliği» Kongresi toplanmalıdır. 3. Her yıl veya iki yılda bir Hükümetin iş sağlığı ve güvenliği konusunda Parlamentoya ayrıntılı bir rapor vermesi yasalaştırılmalı, gerekirse bu, Anayasa hükmü haline getirilmelidir. 4. İşyeri kurma izni ile işletme belgesi alınışı yeni ve sağlık koşullarının yeterli olmasını sağlayıcı esaslara bağlanmalıdır. 5. Kurulmuş işyerlerinin sağlık koşulları açılacak bir denetim kampanyası ile düzeltilmelidir. 6. İş Güv. MüfettişIeri örgütü teknik olanaklarla donatılmalı, müfettişlerin nitelikleri geliştirilmeli, yetkileri artırılmalı, işçi ve işverene cezai müeyyidelerin uygulanması sağlanmalı, bu örgüt tarafsızlığından hiçbir şekilde kuşku duyulmayacak yönetim esaslarına kavuşturulmalıdır. 7. İşyeri hekimliği sorunlarından sorumlu olacak bir makam saptanmalı, yeter sayıda ve nitelikte işyeri hekimi yetiştirilmeli, işyeri hekimlerinin atanmaları, işten çıkarılmalarında Tabib Odalarına da söz hakkı verilerek, belli bir güvence sağlanmalı, işyeri hekiminin görev, yetki ve sorumlulukları açıkça belirlenmelidir. İşyeri hekimlikleri gerekli araç ve gereçlerle donatılmalıdır. Küçük ve orta işletmeler için İş Kanununda öngörülen «İşçi Sağlığı Dispanserleri» kurulmalıdır. 8. İSGÜM ve SSYB. Hıfzıssıhha Okulu İş Hijyeni Bölümü özellikle laboratuvar olanakları bakımından geliştirilmeli, bütün ülkenin gereksinmelerine karşılık verecek düzeye çıkarılmalıdır. Bu iki kuruluş arasında işbölümü ve işbirliği sağlanmalıdır. Her iki kuruluş da yönetim bakımından yarı özerk duruma getirilmelidir. 9. SSK Sağlık hizmetleri çağdaş iş hekimliği esaslarına göre yeniden düzenlenmelidir; bu hizmetlerde bir işçi sağlığı hizmeti verildiği bilinci yerleştirilmeli, her kademede yapılacak hizmet içi eğitimle görevlilerin nitelikleri bu yönde geliştirilmelidr. 10. Endüstrinin yoğun olduğu, bölgelerde, bölgesel «İş Hekimliği ve Meslek Mast. Klinikleri»nin SSK bünyesinde kurulması için başlanan çabalar hızlandırılmalı, klinikler bir an önce hizmete sokulmalıdır. 11. SSK bünyesinde rehabilitasyon hizmetleri geliştirilmeli, Rehabilitasyon Merkezleri bir an önce kurulmalıdır. 12. SSK'nın tedavi hizmetleri ile iş hekimlikleri, işyerlerini denetleyen örgütler ve 8. maddede söz konusu edilen İSGÜM ve diğer kuruluşlar ile işbirliği geliştirilmeli, yazışmalar her türlü formaliteden kurtarılmalı, sürekli bilgi alışverişi sağlanmalıdır. 13. SSK ve 8. maddede sözü edilen kuruluşların ortak çalışmaları ile ulusal düzeyde bir Toksikoloji Arşivi kurulmalı, Türkiye'de yapılan veya ithal edilen her türlü kimyasal maddenin bileşiminin bu merkeze bildirilmesi yasa hükmü yapılmalıdır. 14. Üniversitelerde İş Hekimliği Enstitü ve Kürsüleri kurularak iş hekimliği alanında bilimsel araştırma yapılması ve İş hekimliği uzmanlarının yetiştirilmesi sağlanmalıdır. 15. İş hekimi uzmanlığı, hekimlerin bu dala ilgi duyacakları daha kısa süreli ve daha pratik yetiştirme esaslarına bağlanmalıdıır. 16. Her düzeydeki teknik okulda, iş güvenliği konusu ders olarak okutulmalıdır. 17. İşyerlerinde işçiler ve işverenler için, her düzeyde, 8. maddedeki kuruluşların öncülüğünde hizmet içi eğitim kurs ve seminerleri yaygınlaştırılmalıdır. 18. Konu ile ilgili uluslararası kuruluşlar ve yabancı ülkelerdeki kurum ve kuruluşlar ile ülkemizdekiler arasında haberleşme, yardımlaşma, işbirliği sağlanmalıdır. 19. Başarının ilk koşulu, işçi ve işverenlerin iş hekimliği ve güvenliği konusunu benimsemeleri, bu alandaki başarının kendilerine sağlayacağı yararları kavramaları ve gereken gelişmenin sağlanması, yeni kuruluş ve kurumların gerçekleştirilmesi için ağırlıklarını koymalarıdır. Her iki kesim bu alandaki hak, görev ve çıkarlarının bilincine varmadıkça, yukarıda önerdiklerimizin hiçbiri yapılamaz. Bu açıdan gerek işçi, gerekse işveren kesiminin başarılı sınav verdiklerini söylemek zordur. Bu durumu değiştirmek için, işçi ve işveren kuruluşlarının kendi bünyelerinde etkin bir eğitim çabasına girişmeleri yararlı olacaktır. Sözlerimizi şu yargı ile bitirmek isteriz : Endüstrisi yeni kurulmakta olan bir ülkede, iş sağlığı ve güvenliği sorunları, konu ile ilgili üç temel kesimin işçi, işveren ve hükümetlerin ortak çaba ve çalışmalarıyla çözümlenemez ve sağlıklı bir iş ortamı sağlanamazsa, endüstri kurulduktan sonra durumu düzeltmek çok zor ve sarsıntılı olur, bunun zararlarını da her üç kesim birlikte çeker. Konuyla ilgili olanlara bu uyarıyı yaparak sözlerimizi bitirmek istiyoruz.

Tablo Başlıkları / Table Heads

  • TABLO 14 Türkiye’de İş Güvenliği Örgütleri TABLO 15 Batı Almanya’da İş Güvenliği Örgütleri TABLO 16 İş Güvenliği Denetimi Örgütleri TABLO 17 İş Güvenliği Denetim Örgütleri Çalışmaları TABLO 18 Bazı Denetleme Sonuçları TABLO 19 İşyerleri TABLO 20 İşyeri Hekimliği TABLO 21 İşyeri Hekimi İhtiyacı

Kaynaklar / References

  • 1) Unfallverhütungsbericht 1973, Bericht der Bundesregiurung, Bon 1973. 2) Krankheit, Medizin, Soziale Sicherung im Wandel. Bayerisches Staatsministerium für Arbeit und Soziale Fürsorge, Münih 1970. 3) Wagner, R. ve O. Körner, Die Geschichtliche Entwicklung der entschaedlgungsflichtigen Berufskrankheiten mit Statistischen Zusammenstellungen aus den Jahren 1925 · 1966. Arbeitsschutz, Haft 12/1967. 4) Sosyal Güvenlik, Uluslararası Çalışma Örgütü yayını, SSK yayın No. 144, 1968. 5) SSK İstatistik Yıllıkları. 6) Aksoy M. ve ark. 217 İşçide Kronik Benzen Zehirlenmesinin Hematopoetik Sisteme Etkileri Üzerine İnceleme. İstanbul Üniv. Tıp Fakültesi Mecmuası, 33, 114-128, 1970. 7) Aksoy M. ve ark. İstanbul’da Benzenli Materyal Kullanan Çeşitli İşyerleri ve Benzen Üreten Ereğli, Üzülmez ve Karabük Kok Fabrikalarında Benzen Konsanstrasyonu Tayini Üzerine Bir İnceleme. İstanbul Üniv. Tıp Fakültesi Mecmuası, 33; 129-140, 1970. 8) Sungur T., Solvent, Zararları, Çalışma Bk.lığı İşçi Sağlığı Gn. Md. lüğü yayını, Ankara 1969. 9) Tonguç, E. ve Ark. Bir İşyeri Koşullarının Benzen Entoksikasyonu Bakımından İncelenmesi ve Benzene Maruz İşçilerde Klinik Muayene Sonuçları, SSK 6. Tıp Kongresinde tebliğ, Kongre zabıtları, SSK yayın no. 220, 1974. 10) Topuzoğlu, İ. Bissinozis’in Meslek Hast. Açısından Özelliği ve Türkiye’deki Durumu. Doçentlik Tezi, teksir, Hacettepe Üniv. Toplum Hekimliği Enstitüsü, 1974. 11) Tokgöz M., İzmir Pamuk Endüstrisinde Bissinozis Prevelensi ve Toz Seviyeleri. Doçentlik tezi, teksir. Ege Üniv. Tıp Fakültesi, 1968. 12) Tonguç, E. ve Ark. İş Hekimliği Temel İlkelerine Göre Yapılan Çalışmalar Paneli. SSK 7. Tıp Kongresi, Kongre zabıtları, SSK yayını no. 258, 1976. 13) Tonguç, E. ve Ark. Endüstride Kronik Trikloretilen Entoksikasyonları, SSK 7. Tıp Kongresinde tebliğ, Kongre zabıtları, SSK yayını no. 258, 1976. 14) Sirer, H. ve Ark., Karbamatlı ve Organik Fosforlu İsektisidler Üreten bir Fabrikada Sağlığa Zararlı Etkenlerin Araştırılması ve Önlenmesi. SSK 7. Tıp Kongresinde tebliğ. Kongre zabıtları, SSK yayını no. 258, 1976. 15) Tarkan, N. ve Ark., Bir Akümülatör Fabrikasında Yapılmış inceleme, henüz yayınlanmamış, müsaade ile. 16) Tonguç, E., İş Hekimliği ve Meslek Hast. Konularında Finlandiya, Almanya ve İtalya’daki İncelemelerin Raporları İş Sağlığı Hizmetlerini Geliştirme Tasarısı, EEK yayını, yayın no. 218, 1974. 17) İşçi Sağlığı ve iş Güv. Hizmetlerine İlişkin Rapor, SSK Genel Kurulu, Çalışma Bk. İşçi Sağ. Gn. Md. lüğü, 1975. 18) Topuzoğlu, İ. ve E. Tonguç, Çalışma Bk. Iığı ve SSK «Tüm Sağlık Bakımı» Projesinin Getirdiği Yenilikler, Sigorta Sağlık Dergisi, no. 2, 1973.