Metin / Text
  • İ.B. Şehir Tiyatroları yerinden yönetimi'nin ilginç sonuçlarını yaşıyoruz. Şehir Tiyatrolarında yıllarca yasaklanmış Nazım Hikmet'in oyunları kapalı gişe oynuyor. Ülkemiz yazarlarının gerçekçi yapıtları halkımızın beğenisine, coşkusuna neden oluyor. Dileğimiz, yerinden yönetimin, bu ucuz ve yaygın tiyatro seferberliğinin önümüzdeki yıllarda da sürmesi. Sözü SAPAK oyununa getirelim. Cengiz Gündoğdu'nun yazdığı, Burçin Oraloğlu'nun yönettiği oyun Harbiye Şehir Tiyatrosunda gösterilmektedir. Ulusal Bağımsızlık Savaşı bitmiştir. (1923). Hekim Yüzbaşı Necati cepheden evine döner. Tedirgindir. Ailesi savaş sırasında oldukça yoksul düşmüştür. Savaş zengini Latif, Necati'nin kızkardeşiyle evlenmek istemektedir. Necati'nin annesi, evlilik sonucu rahatlıyacaklarını umarak, bu evliliğe çoktan razıdır. Necati'nin işçi kızkardeşi, savaş sırasında, karaborsa, dolandırma, istifçilik yaparak zenginleşen Latif'in gerçek yüzünü ağabeyisine anlatır. Yüzbaşı Necati o andan itibaren bu tip insanlara ve onların önerdiği sömürü sistemine karşı mücadeleye karar verir. Bu arada İzmir İktisat Kongresi yapılmış ve sonuçta Türkiye'nin karma ekonomik bir sistemle yönetilmesine karar verilir. İşbirlikçiler, toprak ağaları, hemen Millici olmuşlardır. Devlet eliyle kapitalist yaratma, işçi sınıfına ve halka çok pahalıya malolur. İnsan hak ve özgürlükleri çiğnenmiş, İktisat Kongresinde alınan, (8 saatlik iş günü hakkı, sigorta ve sendika hakları), işçi yararına kararlar, hasıraltı edilmiştir. Latif'i evinden kovan Necati, işverenlik için getirilen tüm cazip önerileri reddederek, bir kasabada hükümet hekimi olarak göreve başlar. Orada halktan yana savaşımını sürdürür. Sosyalist bir dünya görüşüne sahip olmamasına rağmen toplumsal ve örgütlü çalışmanın şart olduğunu kavrayan Necati, çevresindeki işçilerle iyi ilişkiler kurar. Onların insani hakları için çaba harcar. Bir namuslu gazeteci, stajyer hekim olan kızkardeşi, cephede birlikte savaştığı bir er ona yardımcı olurlar. Almanya'da eğitim görmüş, modern kapitalist yöntemleri kullanarak, kar elde etmeyi uygulayan müdürün önüne fabrika işçi temsilcileri bir bildirge bırakınca kızılca kıyamet kopar. İşçiler, düşmece raporla hasta diye işten atılan arkadaşlarının yeniden işe alınmasını, ve sosyal hakları ile ilgili yasaların uygulanmasını istemektedirler. İşveren, bu istemlere yanaşmayınca Grev başlar. Yıkıp, yakma ile değil, büyük silah grev'le işverenden hakların alınabileceğini belirten Necati, işçilerin silahlarını toplatır. Aradan geçen zaman zarfında (1923-1927), saylav olan Latif, Necati'nin silah arkadaşlarından biri ve faşist eğilimli bir toprak ağası fabrikanın ortaklarıdır. Sonuçta: İşçilerin sosyal ve insani hakları için büyük çaba sarf eden Necati İşçiler arasına sızmış bir patron uşağı tarafından öldürülür. Komplo Latif tarafından örgütlenmiştir. Jandarma grevi dağıtır. Oyun, Yazarının da belirttiği gibi «İnsan Hakları» nın savunulması amacını taşıyor. Oyunun hekimlik açısından ilginç bir yönü var. Namuslu hekimlerin, işçilerle ve halkla olan dürüst ilişkilerinin yanında, patronlarla uzlaşma eğilimli, sahte hasta raporları düzenleyen kişiliksiz hekim örneğini gözler önüne seriyor. Bizce, mutlaka görülmesi gereken bir oyun.